Bugün
sizlerle paylaşacağım konu, gerçekten ilginizi çekebilecek bir kısır döngü ve
tezatlıklardan oluşmaktadır. Konu üzerine yorum yapmaktan ziyade, konu ile
ilgili yapılan açıklamalara hiç dokunmadan, siz değerli okurlarıma sunuyorum.
Yakın bir
zaman önce manşetleri süsleyen bir haber olan “MİT-PKK görüşmesi” haberinden sonra ortam gerilmiş, siyasilerin
birbirlerine çok ağır ithamlarda bulunmasına ortam sağlamıştı. Yakinen
bildiğiniz bu olayın devamında gelişen ve siyasilerin konuyla ilgili
açıklamalarını sizlerle paylaşıyorum.
Devlet ile
PKK'nın görüştüğünü 12 Eylül 2010 referandumundan önce CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli gündeme getirmişti.
Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'nin bu iddiaları üzerine 19 Ağustos 2010'da AKP'den
yazılı bir açıklama yapılmış ve “AK
Parti'nin ve AK Parti hükümetinin illegal bir örgütle masaya oturması, müzakere
yapması söz konusu değildir ve olamaz. Bu konu ile ilgili tüm söylenenler ve
yazılıp çizilenler, halk oylaması sürecini olumsuz etkilemeye ve
vatandaşlarımızın kafasını karıştırmaya yönelik spekülasyonlardan ibarettir”
denilmişti.
CHP Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu açıklamanın ertesi günü 20 Ağustos 2010'da Afyon
gezisi sırasında bir soru üzerine “Bir
pazarlık olduğunu, bu konuyu inceleyen, bu konuda kafa yoran bütün kesimler
ortak bir söylem olarak dile getiriyorlar. Pazarlığın sonuçlarından birisi de
öyle anlaşılıyor ki terör örgütü, illegal örgüt söylemi konusundaki
belirginleşmedir. Artık AKP, PKK'yı terör örgütü olarak görmemeye başlamıştır.
Bu da pazarlığın çok açık bir örneğidir” demişti. MHP Genel Başkanı Devlet
Bahçeli de aynı akşam katıldığı bir iftarda Hükümet'e seslenerek “PKK ile anlaştığınızı niye saklıyorsunuz?
Kandil'den ses geliyor, 4 defa görüşüldü, 4 günde de anlaşma yapıldı. Kiminle?
İmralı ile anlaşma yapıldı. Bunu niye açıklamıyorsun Sayın Başbakan?” diye
konuşmuştu.
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, muhalefetin “pazarlık”
iddialarını sürdürmesi üzerine 21 Ağustos 2010'da Kayseri mitinginde sert yanıt
vermiş ve şöyle konuşmuştu:
“Bizim dört kez bunlarla bir araya
oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar, bu alçakça iftirada bulunanlar,
bunun hesabını her yerde vereceklerdir. Bugüne kadar AK Parti iktidarı olarak
terör örgütüyle hiçbir zaman masaya oturmadık, oturmayacağız da. Bizim
felsefemizde, anlayışımızda böyle bir şey olamaz. Bu iftirayı atanlara
söylüyorum, ey Kılıçdaroğlu, ey Bahçeli bizim masaya oturduğumuzu
söylüyorsanız, bu iddianızı ispatla siz mükellefsiniz siz. Hukukta bir kaide
var, iddia sahibi iddiasını ispatla mükelleftir. Eğer bu iddianızı
ispatlamazsanız müfterisiniz, daha ileri bir ifade kullanmıyorum, çünkü
terbiyem buna müsaade etmez.”
Referandum
sürecinde PKK ile pazarlık tartışmaları sürerken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
24 Ağustos 2010'da Show TV'de katıldığı Siyaset Meydanı programında terör
örgütüyle görüşme iddialarına ilişkin “Burada
bir şeyi birbirine karıştırmayalım. Biz siyasi iradeyiz, siyasi iktidarız. Biz
siyasi iktidar olarak, siyasi hükümet olarak hiçbir zaman bir terör örgütüyle
veya temsilcileriyle masaya oturup görüşme yapmayız. Böyle bir şeyimiz bizim
asla olmamıştır, yoktur, olamaz da. Åžu veya bu şekilde çeşitli kurumlarıyla bu
tür bazı münasebetler gerekirse devlet onu kendisi yapar. Burada bunu birbirine
karıştırmamak gerekir” demişti. “Devlet kurumları” ile neyi kastettiğinin
sorulması üzerine Başbakan Erdoğan “Mesela,
devletin istihbarat kurumu vardır. Bu bir istihbarî görevdir. Bu istihbarî
görev de nedir, bazı kilitleri açmak içindir, çözmek içindir. Bunları yapar ama
hiçbir zaman siyasi irade kalkıp da muhatap alıp masaya asla oturmaz, böyle bir
şey olamaz. Dünyanın neresinde olursa olsun, istihbarat örgütlerinin görevi de
nedir, ağırlıklı olarak zaten bu tür görevlerdir. Bunları yaparlar. Bunu
yaparken de niçin yaparlar, bir çözüm kilidi açmak için yaparlar. Kalkıp da
burada muhalefetin söylediği gibi benim arkadaşlarımın veyahut siyasi iradenin
görüşmeler yaptığı, masaya oturduğu yani bu, ağır konuştum ama bu bir
şerefsizliktir. Böyle bir şeyi kimse bize yıkamaz. Böyle bir şeyi ne ben, ne
arkadaşlarım, ne benim bilgim dâhilinde siyasi iradeden hiçbir kimse bugüne
kadar yapmamıştır, yapamaz” diye konuşmuştu.
Başbakan'ın
iddiaları yanıtlaması için Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli'ye etmiş olduğu
ağır ithamlardan sonra iddiaları kendi bakanı olan Dış İşleri Bakanı Ahmet
Davutoğlu kanıtladı.
Sözcü
Gazetesi'nin manşetten verdiği haberle, savcının MİT'çileri ifadeye çağırması
ve ardından da Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun “MİT'in siyasi talimatlar doğrultusunda görev yapan bir üslubu vardır.
Gizli görüşme, siyasi talimatla yapıldı” açıklamasını tüm okurlarına
duyurması, bu olayı yakinen takip edenlerin ve doğal olarak benim kafamı allak
bullak etmiştir.