Boynuna Kuşak Sarmamak!?

Boynuna Kuşak Sarmamak!?

Boynuna Kuşak Sarmamak!?

Bu gece yine öleceğim. Nasıl geçirmişlerse Deniz'in boynuna o yağlı ilmiği, nasıl delmişse o kahpe kurşun Mehmetçiğin ciğerini, o lanet tümör nasıl kaplamışsa küçücük bir çocuğun bedenini. İşte öyle ölüyorum bu gece.

Yalnızım yine, karanlık ve sis havalı odamda. İhtiyacım olan hiçbir şey yok yanımda. Uzaktayım, çok uzaklarda. Ölümlerim itti beni buraya. Her kapattığımda gözlerimi, yoksunluğumun gereksinimleri vardı karşımda. Olacağanca ateşiyle hayatımın, anlamın, devrimin, sevginin. Ne istediğimi bildiğim ve umursamadığım bir hale getirdi beni bu zırvalık. Oksijen ilk kez yaktığından beri ciğerlerimi, sevginin ne demek olduğunu bilmesem bile hissedebiliyordum. Hazlarım vardı, heyecan ve mutluluklarım. Nasıl bu kadar hissizleşebilmiştim? Canımı yaktım bu sabah, bakalım acıyor mu? diye. Bir insanın böyle olmaması kanaatim, böyle olmamam için bir neden de değildi. O din misali konuşabilseydim keşke Munin'le yahut bir benzeriyle. Ekstrası bu zırvalığın yaşanılan çözümsüzlüklerin yaratmanızı sağladığı belli belirsiz düşünceler ve çıkışı olmayan cümleler.

Kaçış olmayan dört duvarla kaplı bir kafese girdiğinde bir ışık yakmaya çalışırsın önce, bir kıvılcım. Etrafı inceler, engelleri bulursun. Ya oturup orada ölmeyi beklersin ya da onları aşmaya çabalarsın. Bütün engelleri aşsan da bazen çıkış olmayabilir. Bulutlarda gezer, nehirle konuşup bir gülü seversin. Hatta bu zırvalıkta güzellikler içinde bile yaşayabilirsin. Öyle bir yaşarsın ki her şeyi aşarsın. Aşarsın amma her-şeyden geçemezsin. Olsan da Everest'in zirvesinde, soksan da güneşi o tünelin içine fark etmez bazen. Bazen çok emek sarf eder, çok ister ve ümitlenirsin. Yine de dört duvar içindesin ve o çıkışı yine de bulamıyorsan, çabalamaktan vazgeçmen gerek değil. Asla vazgeçme! Ama unutma ki çıkış olacak diye bir kural yok. Çünkü bu bir oyun ve sen bunu sevsen de sevmesen de oynamak zorundasın. Yalnızlığın ne kadar derin olduğunu anlaman kadar zor olsa da bu lanetten kurtulmak için uğraşacaksın. Ve işte o zaman bencillik diyeceksin. Hayat böyle diye diye kurtulamazsın o kafesten. Sen yetmezsin, senin kendi isteklerin için yaptıkların yetmez. O zaman öğrenirsin gerçeği. Oradan çıkışın; sadece kendini değil, sevdiklerini, seni sevenleri düşünmekten geçen yol olduğunu. Unutma ki: "Ömrümüz sevgiyle, mutlulukla ve dostlarımızla geçirdiğimiz zamanla değerlendirilir. Diğer zamanlar ömürden sayılmaz ! "

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner95