Karı-koca, mermer ile bakırı sanat eserlerinde birleştirdi

Kavaklıdere yöresindeki mermer ocaklarının mermer atıklarını kullanarak, üzerine motifler çizilmiş bakır levhaları birer tabloya çeviren bakır ustası Ümit Alper ile mozaik ustası eşi Tülay Alper, eserlerinde, bakırın doğallığını taşta, taşın doğallığını ise bakırda uyguluyor.

Karı-koca, mermer ile bakırı sanat eserlerinde birleştirdi
 Eşiyle birlikte açtıkları sanat evinde, işlenmiş bakır levhaları, mermer atıklarından oluşturduğu mozaik malzemeleriyle sanat eserine dönüştüren Tülay Alper, muhabirimize yaptığı açıklamada, bakır ustası eşiyle evlenmeden önce sanatsal çalışmalara ilgisi olmadığını, evlendikten sonra bakır atölyesinde eşin yardım etmeye başladığını söyledi.

Kavaklıdere yöresindeki mermer ocaklarından çıkan atık mermerleri değerlendirilmesi için Kavaklıdere Kaymakamlığı ve İş-Kur’un ortaklaşa açtığı mozaik kursuna katıldıktan sonra farklı arayışlara girdiğini belirten Tülay Alper, en iyi fikrin mozaik ile eşinin el sanatı olan bakırı birleştirmek olabileceğini düşündüğünü söyledi.

Mozaiğin pano, cam ve ayna üzerine yapılabildiğini kaydeden Tülay Alper, “Kurstaki eğitimler sırasında, bizim ve eşimin bakırla yaptığı çalışmalar, bizi değişik yönlere sevk etti ve farklı şeyler yapmak istedik. Hiçbir yerden bir ilham almadık. Sadece biz bunu nerede kullanabiliriz diye düşündük” dedi.

- Bakır ve mermer, tablolarda doğallıklarını koruyor

Tülay Alper, yaptıkları araştırmanın sonucunda mozaiğin bu zamana kadar bakırla birlikte yapılmadığını gördüklerini belirterek, “Mozaiği bakırla birlikte yapabileceğimizi düşünerek, kurs süreci içerisinde bir iki model çalışması yaptık. Sonra bunun çok beğeni kazandığı ve çok değişik çalışmaların yapılabileceği ortaya çıktı. Bunu bu şekilde geliştirdik. Öncelikle küçük panolarla başladık. Daha sonra bunları duvar boylarına taşıdık. Duvardan duvara bakırla mozaiği birleştirdik” şeklinde konuştu.

Mermer atıklarını bakır üzerine uygulayabilmek için sadece özel bir yapıştırıcı kullandığını ve mermerleri doğal rengiyle kullandığını anlatan Tülay Alper, şunları kaydetti:

“Bu çalışmalarda, öncelikle bakırla çalışma yapılıyor. Önce bakır işlemeleri ve kabartmaları yapılıyor. Daha sonrasında ise bakırın üzerine mozaik taşları yerleştiriliyor. Birazcık daha farklı çalışıyoruz ve taşları doğal olarak bırakıyoruz. Normalde taşlar zımparalanır ve daha temiz taş kullanılır ama biz bunda patlatma usulü dediğimiz şekildeki taşları kullanmayı tercih ediyoruz. Bakırın doğallığını taşta, taşın doğallığını ise bakırda uygulamaya çalışıyoruz.”

- Yörenin iki hammaddesini sanatta buluşturdular

Eşi Tülay ile yaptıkları mozaik bakır tabloların sanat evine gelen sanatseverler tarafından beğenildiğini ifade eden Ümit Alper ise, Muğla denilince akla sadece deniz, kum ve güneşin gelmemesi gerektiğini söyledi.

Muğla’nın, yeraltı kaynakları ve el sanatlarıyla çok zengin bir yöre olduğunu belirten Ümit Alper, bakırcılığın ve mermerciliğin Türkiye’deki en önemli merkezlerinden birinin de Kavaklıdere ilçesi olduğunu dile getirerek, “Bu yaptığımız çalışmada, bakırcılık el sanatının yanı sıra bu sanat nasıl geliştirilebilir diye düşüncelerimiz vardı. Bakır denilince zaten akla Kavaklıdere geliyor. Mermer denince de akla Kavaklıdere geldiği için, bu iki hammaddeyi buluşturmak için neler yapabiliriz derken bayağı bir araştırmalar yaptım” diye konuştu.

Ümit Alper, eşinin de katıldığı kursu başarıyla tamamlayarak mozaik ustası olmasının ardından, birlikte sanat evi açmaya karar verdiğini belirterek, şunları söyledi:

“Kendim, bakırcılıkta bayağı bir mücadele verdiğim için eşim de yöresel sanatlarda bana yardım ediyordu. Kendisinin de daha sonra Kavaklıdere Kaymakamlığı’nın açmış olduğu kurslara katılarak kendisini mermer mozaik alanında kendisini geliştirdi. Daha sonra ikimiz, o mermer mozaikte, ben de bakır dalında, çalışmalarımızı birleştirerek ortak eserler çıkarmaya başladık. Zaman zaman ayrı çalışmalarımız da oluyor, zaman zaman ikisini de birleştirerek hem müşterilerimizin isteği doğrultusunda, hem de kendi fikirlerimiz doğrultusunda çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bununla ilgili olarak daha farklı neler yapabiliriz diye mücadele veriyoruz.”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Muğla denilince akla, doğal olarak deniz, kum ve güneş gelir. Fakat bir Muğla’nın yeraltı kaynakları ve yöresel el sanatları da var. Bu konuda, 1994-1996 yılları arasında, dönemin Muğla valisi ve Muğla Üniversitesi rektörü, Muğla’daki yöresel el sanatlarının geliştirilmesi amacıyla üniversitede bir bölüm açarak, bana destek olundu. Burada öğretim görevlisi olarak bir dönem mezun da verdim.

Bu yaptığımız çalışmada, bakırcılık el sanatının yanı sıra bu sanat nasıl geliştirilebilir diye düşüncelerimiz vardı. Bakır denilince zaten akla Kavaklıdere geliyor. Mermer denince de akla Kavaklıdere geldiği için, bu iki hammaddeyi buluşturmak için neler yapabiliriz derken bayağı bir araştırmalar yaptım. Bizim bu projeyi uygulayabileceğimiz alanlar da müsaitti. Çünkü turizm bölgelerinde dekorasyon olarak kullanmak için bu malzemeler gayet uygundu.

Bu doğrultuda ilk önce bir sanat evi açtım. Burada eşimle birlikte yöresel sanat dediğimiz iki sanatı birleştirerek bakır ve mermere başladık.

Kendim, bakırcılıkta bayağı bir mücadele verdiğim için eşim de yöresel sanatlarda bana yardım ediyordu. Kendisinin de daha sonra Kavaklıdere Kaymakamlığı’nın açmış olduğu kurslara katılarak kendisini mermer mozaik alanında kendisini geliştirdi. Daha sonra ikimiz, o mermer mozaikte, ben de bakır dalında, çalışmalarımızı birleştirerek ortak eserler çıkarmaya başladık. Zaman zaman ayrı çalışmalarımız da oluyor, zaman zaman ikisini de birleştirerek hem müşterilerimizin isteği doğrultusunda, hem de kendi fikirlerimiz doğrultusunda çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bununla ilgili olarak daha farklı neler yapabiliriz diye mücadele veriyoruz. 

Güncelleme Tarihi: 29 Ocak 2016, 16:50
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner95