Bu günkü yazımda da, Bodrum Müzesi içinde yer alan ve Bodrum'un ve ülkemizin önemli zenginliklerinden birinden söz etmek istiyorum.
Konuyu da, M.Ö. 360-325 yılları arasında yaşadığı tahmin edilen ve Bodrum Müzesinde bulunan “Karyalı Prenses”i oluşturmaktadır.
Karyalı Prenses Salonu Nasıl oluşturuldu?
1989 yılı Nisan ayı içinde, Bodrum girişinde yapılan bir temel kazısı sırasında bir mezar odasına rastlanılır. Bodrum Su Altı Arkeoloji Müzesi arkeologları tarafından açılan mezar içinde, bu tarihi zenginliğimiz ortaya çıkarılmış bulunmaktadır. Günümüze kadar soyulmadan kalabilen bu ender lahit odasıyla, lahit arasında siyah sırlı bir kap sürahi (Oinochoe) bulunur.
3 kadeh yaklaşık 60 cc şarap alabilen bu sürahi, muhtemelen ölen kişin en sevdiği kap olarak değerlendirilmiştir. Lahit kapağı, yüzlerce kişinin gözleri önünde açılır. Oldukça iyi durumdaki bir iskeletle karşılaşılır.
İskeletin yanında da, altın bir taç ile, iki altın kolye, altın elbise süsleri üç yüzük ve iki altın bilezik bulunur. Lahitte bulunan buluntular, şimdiye kadar eşine az rastlanamayacak özellikte göz kamaştırıcı ve paha biçilemeyecek derecede çok önemli bir kültürel zenginlik niteliğindedir.
Uzmanlarca (Poleoantrologlar) kemikler üzerinde yapılan inceleme sonunda, iskeletin, birden fazla doğum yapan bir kadına ait olduğu anlaşılır.
Kadının 40 yaşlarında öldüğü sanılmaktadır. Çünkü ortaya çıkarılan bu buluntular, M.Ö. 360-325 yılarına ait olduğu tahmin edilmektedir.
Mezardaki ölü toprağın elenmesi sırasında, fındık faresine ait kemikler de bulunur. Bu da prensesin son ziyaretçisinin lahte girdikten sonra çıkamayan bir fareye ait olduğunu gösteriyor. “Karyalı Prenses” adıyla adlandırdığımız bu soylu kadının, Hekatomnos sülalesinin bir üyesi olduğu sanılmaktadır.
Karya Satrabı Mavsolos, M.Ö. 355 te Milas Labranda kutsal kentinde bir şölen evi (Andron) yaptırmıştır. Prensesin, burada düzenlenen bayramlara katıldığı düşünülmektedir. Karyalı Prenses, halen Mavsolos şölen evi benzeri bir salonda, lahit buluntuları ve yeniden canlandırılmış yüz görünümüyle, Bodrum Müzesi içinde sergilenmektedir.
Canlandırma işlemi de çok ilginçtir.
Yüz yapım işlemine, kafatasının alçıdan kalıbı alınarak başlanır. Elde edilen alçı kalıp üzerindeki belirli noktalara iğne çubuklar batırılır. Bu çubuklar, bulundukları noktalardaki yumuşak dokuların maksimum kalınlıklarını gösterir.
Yüzün bütün özellikleri, kafatasının anatomik yapısına göre, kil ile önce kaslar, sonra bunun üzerine yumuşak dokular ve deri tek tek, adım adım özenle kaplanarak, portre tamamlanır. Daha sonra iskeletin, ırksal özellikleri ile ilgili bilgiler değerlendirilerek, gözler, deri ve saç renklendirilir.
Bu teknik, kişinin gerçeğe yakın portresini verir. Åžölen evinde, sergilendiği yerde, Karyalı Prenses altın süslemeli elbisesiyle konuklarını karşılamakta, nedimesi yonca ağızlı sürahiden şarap sunmakta, lahidin başında da tütsü yakılmakta ve bir zamanlar kutsallığına inanılan, altın küpeli, kahin yılan balıkları da, dönemine ait bir geleneği tekrar yaşatmaktadır.
Anadolu'da her yıl birçok arkeolojik kazı yapılmakta, yüzlerce mezar ortaya çıkarılmaktadır. Ortaya çıkarılan buluntular da, yaşayan müzecilik anlayışıyla Karyalı Prenses gibi çok azı müzelerde değerlendirilmektedir.
Bu portre, dünya müzeciliğinde ilk defa, Bodrum Su Altı Arkeoloji Müzesi, Karyalı Prenses Salonunda, ziyaretçileri zaman tünelinden geçercesine, 2400 yıl önceye götürmekte ve tüm duyulara hitap ederek, geçmişi yaşatmakta ve gözlerimiz önünde sergilenmektedir.
İşte bu nedenlerden dolayı, içinde dünyanın sayılı 6 müzesinden birisi olan ve ülkemizin tek ”Su Altı Arkeoloji Müzesi”ne ev sahipliği yapan Bodrum Müzesi, içinde bulundurduğu kültürel zenginlikleriyle Bodrum'un ve ülkemizin en önemli zenginlidir.
Yılda, 3 milyondan fazlası yabancı olmak üzere toplam 7 milyon turiste ev sahipliği yapan Muğla ilinde, yöreye gelen turistlerin büyük bir çoğunluğu Bodrum Müzesini ve içindeki tarihi zenginlikleri yerinde görmektedir.
Bodrum'a uğrayan herkesin de bu tarihi görmeden ayrılmalarının büyük bir kayıp olacağını da belirtmek istiyorum.