MÜZİSYEN, BESTECİ, SÖZ YAZARI VE YORUMCU, BİR MEMLEKET ÇOCUĞU NESLİHAN DEMİRTAŞ

Müzik çalışmalarını ve sahne hayatını Muğla dışında sürdürdüğü için pek çok kişi Neslihan Demirtaş Hanımı tanımayabilir. Okul yaşamı ve sonraki müzik çalışmaları buna etkendir. Neslihan Demirtaş, Yatağan İlçe Milli Eğitim Müdürlerinden Merhum İsmet Özkan’ın torunudur. Benim ilkokul diplomamda imzası vardır. Annesi Nevin Özkan, emekli öğretmendir.

MÜZİSYEN, BESTECİ, SÖZ YAZARI VE YORUMCU, BİR MEMLEKET ÇOCUĞU NESLİHAN DEMİRTAŞ
 İlçemizde saygı duyulan, sevilen bir ailenin çocuğu, torunu olduğu içinde kendisiyle gurur duyuyoruz. Çalışma temposu hızlı ve yorucu olduğu için ele geçirmek kolay olmasa da bir yıllık bir takipten sonra bu güzel röportajı ancak gerçekleştirebildik. Mehmet Turgutoğlu arkadaşımla evine gittiğimizde Neslihan Hanım’ın teyzesi Pervin Hanım bizi kapıda karşıladı, sürpriz yaptı. Hemşerimizi görünce sevindik ve hep beraber (evin kedileri Sakız ve Edith dahil) neşeli bir sohbete başladık. Gelin hemşerimiz, ses sanatçısı Neslihan Hanımı daha yakından tanıyalım:

Turgay Mutlu: Hangi tarihte ve nerede doğdunuz?

Neslihan Demirtaş: 24 Ekim 1975 tarihinde İskenderun’da doğdum.

T.M: Ailenizin Lakabı nedir?

N.D: İsmet Beyler sülalesi adıyla bilinir, anılır.

T.M: Okul öncesi mahalle arkadaşlarınız ve oynadığınız oyunlardan aklınızda kalan var mıdır?

N.D: Görüştüğüm arkadaşlarım Müge, Aras ve Hüseyin’le şu an bilinmeyen ne kadar mahalle arası oyunu varsa oynayabildim çok şükür. İp atlama, saklambaç, körebe ve uzuneşek gibi.

T.M: İlkokulu hangi okulda okudunuz? Öğretmeniniz ve Müdürünüz kimdi?

N.D: Yatağan Atatürk İlkokulunda okudum. Öğretmenim Gülay Gök, eşi Orhan Gök Müdürümüzdü.

T.M: Orta ve Liseyi nerede okudunuz?

N.D: Orta ve Liseyi 9 Eylül Devlet Konservatuarında okudum. Önce bale bölümünde 3 sene okudum. Daha sonra keman bölümüne geçtim ve 8 yıl keman çaldım. Mezuniyetten sonra 2 yıl Profesör Doktor Sabahat Tekebaş ile şan çalıştım. Okuldayken başladığım sahne hayatına okuldan sonrada devam ettim. Yaklaşık okulu saymazsak 22 yıldır bu sektörün içindeyim.

T.M: Politikayla uğraştınız mı?

N.D: Uğraşmadım ama uzakta değilim. Dedem İsmet Özkan, İnönü hayranıydı. Toprağı bol olsun. Bende Demokratik Solcuyum. Kökten Atatürkçüyüm.

T.M: Kısacası günlük yaşamınızdan bahseder misiniz?

N.D: Toplantılarım yoksa uyuyabildiğim kadar uyurum. Daima seferi olduğum için sesimin ve bedenimin buna ihtiyacı var. Uyanınca ilk önce elma sirkeli suyumu içip nefes terapi ile meditasyon ile zihnimi, ruhumu ve bedenimi günlük rutine hazırlamak olur. Neredeyse tüm haftam, günlük işlerimi sıraya koyup uygulamakla ve yeni şarkılar için prova yapmak, kendi şarkılarımı yazmakla geçiyor.

T.M: Hangi tür kitapları okumayı seversiniz?

N.D: Kitap okumayı çok severim. En çok kişisel gelişim türü okurum. Mümin Sekman’ın neredeyse tüm kitaplarını severek okudum. Son olarak Ergün Candan’ın yazdığı ‘’Gizli Sırlar Öğretisi’’ adlı kitabını okudum.

T.M: Neslihan Demirtaş kimdir? Siz kendinizi nasıl tanımlarsınız?

N.D: Yatağan gibi küçük bir ilçede büyümüş, Atatürkçü bir aileden gelen, Klasik Batı Müziği Konservatuarında Türkiye için aristokrat denilebilecek bir eğitim almış, idealist, Atatürkçü, besteci, söz yazarı, müzisyen ve yorumcu bir şahsiyettir. Felsefi ve derin bir kişiliğim, analitik bir kafa yapısının da gelişmesine sebebiyet verdi. Dışarıdan kabuklu ama çok yumuşak karakterim.

T.M: Müziğe olan ilginiz nasıl ortaya çıktı?

N.D: Bunu hiç hatırlamıyorum. Zaten hep içindeydim. Çünkü babam, enstrüman çalıyordu. Küçük yaşta baleye çok ilgi duydum. Zaten bale demek, aynı zamanda müzik demektir.

T.M: Sanat hayatınıza başlayalı kaç yıl oldu?

N.D: Sanat hayatına başlayalı 30 yıl oldu. Ben sanat için doğmuş bir kişiliğim. Müzisyen olmasaydım da sanatın başka bir dalını muhakkak seçerdim.

T.M: Hangi tür müzik çalışması yapıyorsunuz?

N.D: Aldığım eğitim, Klasik Batı Müziği ki bu tarz tüm caz müzisyenlerinde ve solistlerinde var olan bir tarzdır. Bizim memleketimizde Klasik Batı alt yapılı çok az popçu var. Bunlardan bir tanesi de benim.

T.M: Bir müzik aleti çalıyor musunuz?

N.D: Keman bölümü mezunuyum. Piyano da yardımcı dersimizdi.

T.M: Kaç albümünüz var. Yeni çıkan albümünüzde “Beğenilecek mi acaba” duygusu yaşar mısınız?

N.D: Bir albümüm, üç singılım var. Endişeyle yapılmış şarkılarımla, endişesiz yapılmış şarkılarım halk tarafından fark edilecek. Artık ne yaparsam tutar endişesi içinde asla değilim. İkinci albümde endişesiz, içten ve samimi şarkılar yazmaktan yola çıkarak hazırlamaktayım.

T.M: Hayvanları çok sevdiğinizi biliyoruz. Beslediğiniz bir hayvan var mı?

N.D: İki tane kedim var. Sakız ve Edith adında. Alabilsem daha birçok kuş, balık, köpek hepsini almak isterim. Hayvanları sevmeyen bir insana imtina ile yaklaşırım. Benim için hayvan sevmeyen biri muhakkak profesyonel destek almalıdır.

T.M: Hayatta yapmak istediğiniz her şeyi gerçekleştirebildiniz mi?

N.D: Albüm yapmak istemiştim fakat benim bu hayata gelmekteki tek misyonum bir albüm yapmak olamaz. Ben çok güzel şarkılar üretmeliyim. Sektöre gönül verenlere kılavuzluk etmek için ileride ‘’Şarkıcının El Kitabı’’ adında bir kitap yazmayı düşünüyorum.

T.M: Ailenizde müzikle uğraşan başka biri var mı?

N.D: Evet kız kardeşim Aslıhan Demirtaş çok iyi bir yorumcudur.

T.M: Varmak istediğiniz yer ya da varılacak bir yer var mı?

N.D: Varılacak tek yer benim için sınırsız neşe ve mutluluktur. Daha önce saçma sapan toplumsal kodlamalardan sebep hırslarım vardı. Artık yoklar. Zaten neşeli ve mutlu değilsen başarı da yok, kariyer de yok, şarkılar da yok, para da yok.

T.M: Başarılı bulduğunuz meslektaşlarınız kimlerdir?

N.D: Sıla Gençoğlu ve Göksel’i besteci ve söz yazarı olarak çok üretken bulurum.

T.M: Başka bir hobiniz var mı?

N.D: Hobi olarak başladı ama kişisel gelişime duyduğum ilgi yüzünden ‘’Nefes Terapisti’’ olma yolunda ilerliyorum.

T.M: Sahne çalışmalarınızın dışında konserlere ve festivallere gidiyor musunuz?

N.D: Elbette. Zaten sadece kulüp sahnesinden kazandıklarımızla İstanbul’da yaşamamız ve istihdam sağlayabilmemiz mümkün değil.

T.M: Muğla denilince sizdeki çağrışımı nedir?

N.D: Hükümetin dahi bir türlü bozamadığı saf, samimi insan topluluğunun yeşille beraber hür bağımsız, kirlenmeden yaşayabildiği muhteşem bir coğrafya.

T.M: Bugüne kadar kaç plaket ve ödül aldınız?

N.D: Çok fazla plaket var fakat ödüllerimden en önemlileri güvercinlerim. 1 altın, 1 gümüş ve en iyi yorumcu ödülü en kayda değer ödülüm. Çünkü ‘’Altın Güvercin ‘’ Türkiye’deki tek ciddi şarkı yarışmasıdır.

T.M: Kendinize ait bir besteniz var mı? Yeni projeleriniz var mı?

N.D: Buna çok kısa yanıt vermek isterim. Tüm bestelerim kendime ait. Bir albüm hazırlıyorum.

T.M: Genç sanatçılara, bu işe gönül veren gençlere ne önerirsiniz?

N.D: Ruhlarını beslesinler. Duygusal açlık bizi, zihnimizi kuşatarak aceleciliğe ve bununla beraber bilinçsizce kör dövüşüne sürükler. Hata yapmaktan korkmasınlar ve ders alsınlar. Tecrübelerini ceplerine koyup yürekleriyle yollarına devam etsinler. Aradıkları dışarıda değil, içeride…

T.M: Repertuvarınızda kaç şarkı var?

N.D: Binlerce. Saymaya kalkmak boşuna vakit kaybı ama 20 kusur yılda epey bir birikim yaptım.

T.M: Sahnede şarkı söylerken hangi duygular geçer içinizden?

N.D: İlk düşündüğüm şey şarkının her kelimesini dinleyiciye nasıl söylesem. Hissettiklerimi onlara da hissettirmiş olurumdur. Dolayısıyla her şarkı farklı bir hikaye ve farklı ruh halleri yaratır. Benim üzerime düşen insanların kalbini fethetmektir. Zaten bu bir trans halidir. Açıklanacak pek yanı yoktur.

T.M: Ülkemizin geleceği hakkında ne gibi bir düşünceniz var? Bu kaostan nasıl çıkarız?

N.D: Ülkemin Atalarından gelen savaşçı, bağımsız, insana saygılı ve askeri disiplinli duruşuna güveniyorum. İnanıyorum ki tüm insanlık gibi benim insanımda ‘’Devrim’’ niteliğinde bir uyanış yaşayacak. Al takke ver külah ve bir takım ayak oyunlarıyla başa gelebilirsiniz. İlahi sistem bunu kayıtlarına yazar. Bu sebepten orda kalamazsınız. Çilekeş, yalnız memleketim muhakkak kendi kurtuluş mücadelesini kazanacaktır. Çünkü biz Atamızın evlatlarıyız. Bağımsızlık bizim hamurumuzda mevcut. Sadece bunu hatırlamaya ihtiyacımız var. Umutlu olalım.

T.M: Dünyadaki müziğin gidişatını nasıl buluyorsunuz? Ülkemize etkisi nedir?

N.D: Her şeyin sistem içerisinde yozlaştığı gibi elbette ki bu kirlilikten ve yozlaşmadan müzikte nasibini aldı. Artık ruhu olmayan, insan zihnini köleleştirmeye ve ondan faydalanmaya yönelik zehirli sübliminal (bilinçaltına mesaj ileten, kulağın değil, bilinçaltının duyabileceği frekansta mesajlar) ileten müzik aletine ihtiyaç duyulmayan müzikal bir kirlilikten bahsediyorum. Çünkü bizi başka şekilde köleleştiremezler. Bu nedenle insan ruhundan çıkan bilgisayar efektsiz saf müziğin yapılması elzemdir. Gerçek sanat, insanı en iyi şekilde en samimi anlatabilen olgudur. Bu sebeple Atatürk sadece ülkemiz için değil tüm dünyaya örnektir. Hiçbir dönemde sanat onun döneminde olduğu kadar kıymet görmemiştir. En kısa yoldan bir memleketi tanımak istiyorsak o memleketin sanat eserlerine bakılmalıdır.

T.M: Neslihan Hanım bu güzel röportaj için çok teşekkür ederim. Yeni çalışmalarınızda başarılar dileriz. Yolunuz açık olsun. Son olarak ne söylemek istersiniz?

N.D: Buraya kadar geldiniz, ayağınıza sağlık, teşekkür ederim. Tüm büyük başarılar hakikatli bir hikâye sahibidir. Çile çekmemiş, hatalar yapmamış, tek bir kariyerli, başarılı insan yoktur. Asıl mühim olan hatalarımızın bize verdiği mesajları algılama kapasitemizdir. Bu yetimizi geliştirmemiz gerekmektedir. Bu sebeple hatalarımıza, başımıza gelenlere minnet duymalıyız. Tüm Muğlalı hemşerilerime sevgi ve saygılarımı sunarım. Hoşça kalınız.

 

 

Haber Merkezi

Güncelleme Tarihi: 02 Mart 2016, 08:59
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner95