Çok sevdiğimiz yaz mevsimini geride bıraktık. Özlediğimiz ve benim de mutfağımdan eksik etmediğim sebzelerden pırasa, kereviz, taze ıspanak, kırmızı pancar ve lahana; meyvelerden ise kivi, muz, portakal, mandalina, elma, nar, armut gibi sonbahar lezzetlerine bir bir kavuşmaya başladık. Günlerin kısalması,yaşam standartların değişmesi,havaların soğuması, yeni bir eğitim yılına başlamak, tatil sezonu sonrası yoğunlaşan iş temposu sebebiyle sonbahar aylarında hepimizin motivasyonu oldukça düşüyor. Aynı zamanda sonbahar, geçiş mevsimi olduğu için vücudumuzu hastalıklara karşı korumamız ve beslenme şeklimize de dikkat etmemiz gerekiyor. Özellikle son yıllarda değişen hava şartları sebebiyle yaz ayları daha sıcak, kış ayları ise daha soğuk geçebiliyor. Bu da metabolizmamızın yavaşlamasına neden oluyor. Sonbaharda beslenme düzenine dikkat etmek hem bağışıklık sistemimizi koruyor hem de sağlıklı bir vücuda kavuşmamızı sağlıyor.
Bu dönemde hastalıklardan korunmak,kilonuzu kontrol altına alabilmek, motivasyonunuzu toparlamak için dikkat etmeniz gerekenlere de bir göz atalım;
Gündelik beslenmenizde yapacağınız küçük ve olumlu değişikliklerin psikolojik olarak sizi rahatlatabileceğini unutmayalım.
Aynı zamanda besin çeşitliliği bu dönemde önem taşımaktadır. Örneğin yemek yediğiniz tabağı göz kararı 4 eşit parçaya ayırın ve değişik besin gruplarını ve antioksidan kapasitesi yüksek değişik renkte besinleri aynı tabakta tüketip besinlerin etkileşiminden mutlaka faydalanın. Mevsim geçişleri metabolizma hızının değişmesine, bağışıklık sisteminin zayıflamasına bunun beraberinde hastalıklara sebebiyet vermektedir. Vücudu toparlamak immün direnci arttırmak için antioksidan olarak da görev yapan A, C, E vitaminleri ile selenyum, çinko, magnezyum gibi minerallerin bunun yanı sıra omega – 3 ve omega – 9 yağ asitlerinden yeteri kadar almamız gerekmektedir.
Özellikle bu aylarda alkol,sigara içenlerin içmeyenlere göre iki kat fazla C vitamini tüketmesi gerekmektedir.
• C vitamini; Yeşilbiber, maydanoz, tere, roka, karnabahar, ıspanak, portakal, limon, mandalina, kivi, kuşburnu gibi besinlerde bulunur.
• E vitamini; yeşil yapraklı bitkiler, yağlı tohumlar ve bunlardan elde edilen yağlar, sert kabuklu meyveler (fındık, ceviz, badem vb.) tahıl taneleri ve kuru baklagillerdir. Et, yumurta ve balıkta da bir miktar E vitamini vardır. Tohumların özünde (embriyosunda) yer alır. En zenginleri, yağlı tohumlardır.
• Selenyum; tüm deniz ürünleri, mantar, susam, Tam tahıllar, deniz ürünleri, sarımsak ve yumurta selenyumun en iyi kaynaklarıdır.
• Çinko; İstiridye, buğday ürünleri, susam ve ayçiçeği çekirdekleri, badem, yağsız et, tavuk, hindi, çinko kaynaklarıdır.
• Magnezyum; yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, sert sular, muz, avokado, kakao, çikolata, fındık, ceviz ve kabak çekirdeği gibi yiyecekler magnezyumun önemli kaynaklarıdır.
• Omega 3; yağlı balıklar olan somon, ringa, sardalye, ton, uskumru, yağlı tohumlar olan ceviz, badem, soya filizi, nohut, keten tohumu, kuş üzümü ve yeşil yapraklı sebzeler..
• A vitamini; Yumurta, süt, balık, havuç, kayısı gibi sarı, domates gibi turuncu ve ıspanak, brokoli, kabak gibi yeşil sebze ve meyvelerde bulunur.
Gün içerisinde bitki çayları ile beslenmenizi destekleyin!
En son öğününüzden sonra içeceğiniz metabolizma hızlandıran beyaz çay, yeşil çay, papatya çayı gibi bitki çayları hem rahat uyumanızı hem de metabolizmanızı hızlandırarak uyurken yağ yakmanızı sağlar. Enfeksiyon geçirdiğiniz günlerde bitki çaylarından da ayrıca destek alabilirsiniz. Özellikle nane, zencefil, zerdeçal, adaçayı, limon ve baldan oluşan çayları günde 1-2 kere sıcak sıcak tüketebilirsiniz. Yine en sevdiğim çaylardan biri olan kuşburnu çayı da harika bir antioksidan deposudur. Her gün 1 fincan kuşburnu çayı tüketip C vitamini alarak bağışıklık sisteminizi kışa hazırlayabilirsiniz.
Yorum Yazın