Yatağan ilçemize bağlı Gibye’de doğan, tütün tarlalarından opera salonlarına uzanan bir yaşamın öyküsünü bu söyleşide bulacaksınız. Kardeşi Fethi Uzakgiden, ortaokuldan arkadaşım olduğu için de aileyi iyi tanıyorum. Gülizar Hanım ile bir arkadaşım sayesinde tanıştık. İyi ki tanıdım, böyle bir değeri kitabımda yer vermem Yatağan için bir onurdur. Söyleşi yaptığımız yer, Gülizar Hanım’ın Piyano Öğretmenliğini yapan Filiz Ali ile aynı mekânın olması, tesadüf olsa da benim için ilginçti. Çünkü daha önce aynı mekanda Filiz Ali ile söyleşi yapmıştık. Gülizar Hanımın yakından tanıyalım:
Gülizar Uzakgiden: Annemin söylediğine göre halkın deyimi ile arpa oraklarında 1953 yılında Gibye’de (Yeşilbağcılar) doğdum.
T.M: Ailenizin Lakabı var mıdır? Nedir?
G. U: Baba tarafından Hacı Mollalar olarak anılırız. Ben, Gazilerin Hasan Ali Uzakgiden’in kızıyım. Annem Fatma Hanım, Eskihisarlı olup lakapları Kocabaşlar Sülalesi diye bilinir.
T.M: Okul öncesi ne tür oyunlar oynardınız?
G.U: Seksek, saklambaç, gelin oyunu, evcilik ve öğretmencilik oynardık . İp atlardık.
T.M: İlkokulu nerede okudunuz? Öğretmeniniz ve Müdürünüz kimdi?
G.U: Gibye İlkokulunda okudum. Dayım Abdullah Yüksel, Müdür—Öğretmenim idi.
T.M: Ortaokulu ve Liseyi nerede okudunuz? Paylaşmak istediğiniz anılarınız nedir?
G.U: Aydın –Ortaklar İlk Öğretmen okulunu birincilikle kazandım. 6 sene orta ve lise kısmını orada okudum. Burayı da birincilikle bitirdim ve bana Atamızın yazdığı ‘’Nutuk’’ kitabı hediye edildi. Benim için büyük bir onurdu. Orta birde iken müzik öğretmenim Ali Oğuz, kulak imtihanı yaptı. İki Fethiyeli kız arkadaşım ve ben yeteneğimizden dolayı başarılı olduk. Babam bana hiç unutmam burada okurken keman almıştı. Rahmetli babam, münevver bir insandı. Keman çalarak anneme aşkını ilan etmiş keman sanatçısıydı. Müzik okulunda okumama babama borçluyum. Yaşamım boyunca hep babamı örnek aldım. Ruhu şad olsun. Daha sonra Ali öğretmenimle keman çalıştık. Orta üçe kadar keman eğitimim tamamlandı. Ali Bey, benim Çapa Müzik Okuluna gitmemi önerdi. Ancak annem, benim cılız bir çocuk olduğum için üstüme titrerdi, gitmeme müsaade etmediler.16 yaşında mezun oldum ve yaşımı büyüterek Bencik İlkokuluna tayinim oldu.
T.M: Üniversiteyi nerede okudunuz? Okul bitince nerelerde çalıştınız?
G.U: Öğretmenliği ancak üç ay yapabildim. İstanbul –Göztepe’de Atatürk Eğitim Enstitüsü sınavlarını birincilikle kazandım. Keman, piyano ve şan bölümüne devam ettim. Keman öğretmenim Okan Demiriş, Filiz Ali piyano öğretmenim, şan öğretmenim Türkiye’nin ilk opera solistlerinden ve opera sanatçısı Saadet İkesus Altan idi. Son dönemde operada Müveddet Günbay şan öğretmenim oldu. Buradan mezun olunca Aydın Gün opera müdürü iken Saadet İkesus’un önerisiyle başarılı olduğum için sınavsız Devlet Opera ve Balesine kabul edilen tek kişiydim. Ancak daha önce yatılı parasız okuduğum için Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür Bakanlığında çalışmama izin vermedi. Sözleşmeli sanatçı olarak İstanbul Operasında (Mimar Sinan) devam ettim. Mezuniyetimden sonra yine başarılarımdan dolayı Atatürk Eğitim Enstitüsü Spor Akademisinde ritmik jimlastik piyano öğretmenliğine kabul edildim. Aynı anda operadaki keman öğretmenim Fethi Kopuz’un (Müzik Pedegogu) Türk Müziği Konservatuarı şan öğretmenliğine atandım. Nida Tüfekçi dönemiydi.
T.M: Ne zaman evlendiniz?
G.U: 11.Mart .1975 Tarihinde eşim Hulisi Akkanat ile Gibye’de evlendim.
T.M: Çocuklarınız var mı?
G.U: Özgür adında bir oğlum var. Yüksek Metalurji mühendisi olup, evlidir. Demir adında bir torunum var. Onları çok seviyorum.
T.M: Hangi tür kitapları okumayı seversiniz?
G.U: Kitapsız günümüz geçmez. Felsefe, tasavvuf, müzik tarihi, mitoloji, kişisel gelişim, öykü, roman ve anı türü kitapları okumayı severim. Kitapsız bir hayatı asla düşünemem. Herkes okusun.
T.M: Günlük yaşamınızdan bahseder misiniz?
G.U: Şu anda anneme bakıyorum. Ancak babamın yakın dostları Nail Çakırhan ve Halil Dere’nin vasiyetleri üzerine Muğla—İstanbul arasında kültür köprüsü olma durumundayım. Muğla’daki antik kentlerde konserler vermek istiyorum. Stratonikiea, Lagina ,Panamara ve diğer antik ve ören yerlerimize sahip çıkma adına hizmet etmek istiyorum. Buraları kültür köklerimizdir.
T.M: Opera nedir? Opera hakkında ayrıntılı bilgi verebilir misiniz?
G.U: Opera, bütün sanat dallarını içinde barındıran ve kişiyi zaman tünelinde yaşatan sanat dalıdır. Bunun için operayı anlamak gerekmez. İçinde bale, tiyatro, müzik, ışık, renk, öykü, mitoloji barındırdığı için herkes izleyebilir. Bir gereksinimdir. İnsanın ruhsal, bedensel ve kültürel gelişimini etkileyen bir sanat dalıdır. Muğla bölgemiz antik tiyatroların çok olması nedeniyle opera sanatının gelişimine uygun olup bu yönden zengin sayılırız. Buraları kullanmalıyız.
T.M: Operada opera söyleyen sanatçıya ne ad verilir? Siz hangi guruba giriyorsunuz?
G.U: Solist veya korist denilir. Ben sopranoyum.
T.M: Ünlü Türk opera sanatçıları kimlerdir?
G.U: Suna Korat, Müveddet Günbay, Saadet İkesus, Mustafa İktu, Mesut İktu, Nevin Pere, Leyla Gencer, Hakan Aysev, Ayhan Aydan, Müfide Özgüç, Zehra Yıldız ve Jacklin hanımı sayabilirim.
T.M: Yabancı hocalarınız var mıydı?
G.U: Operada Rus hocalarla çalıştık. Diyafram teknikleri öğrendik. Ayrıca Niyazi Tacikizade isimli Azeri şefle ‘’Köroğlu’’ operasında çalıştık. Ne yazık ki o dönemde sınırdan izin verilmesi zordu ve konsere gelemedi. Çok üzüldük.
T.M: Dünyaca ünlü opera sanatçıları kimlerdir?
G.U: Maria Callas, İma Sumak ve Pavarotti ilk aklıma gelenler.
T.M: Sahneye ilk hangi eserle çıktınız?
G.U: Sevil Berberi operasıyla sahneye çıktım. Aida, Sihirli Flüt ve Madam Betvufa da rol aldım.
T.M: En çok etkilendiğiniz rol ve eser hangisidir?
G.U: Hepsinden ayrı ayrı haz alırım ve müzik türleri arasında ayırım yapmam. Türk kültürü ve müziği araştırması TÜMATA ‘da çalıştım. Piyanolu soprano olarak konserler yapıyorum. Kopuz Oda Orkestrası’nda keman sanatçısı olarak konserler yapıyorum. Etnik ve dünya müziği sanatçısı olarak emprovize (doğaçlama) sesimi kullanıyorum. Türkiye’deki Bilim ve Sanat Merkezinin kurucularındanım. Ayrıca Anadolu Aydınlanma Vakfı kurucu üyesiyim. İşimi aşkla yaparım.
T.M: Unutamadığınız bir anınızı anlatabilir misiniz?
G.U: Hamileyken Şan Sinemasındaki sahnede opera çalışması yapıyorduk. Yangın çıktı ve dekorlar üstüme yıkıldı. Bebeğimle sağ kurtuldum . O günü hiç unutamam.
T.M: Türk Operasını, dünyadaki yerini nasıl görüyorsunuz?
G.U: Çalıştığım İstanbul Opera Korosu, dünyanın bir numarasıdır. Bu konuda hiç mütevazi olamayacağım. Koro şefimiz Hikmet Şimşek ve Cenan Akın idi. Muhittin Sadak, koro hocamızdı.
T.M: Cumhuriyetin ilk kuşak sanatçılarının mesleklerine inançlı ve bağlı olduğu, heyecanla çalıştıkları söylenir, bu doğru mu?
G.U: Doğrudur. Aynen katılıyorum.
T.M: O dönemdeki seyirci ile şimdiki seyirciyi kıyaslar mısınız?
G.U: Kıyaslamam. Çünkü sanatçıyı küçümsemek gibi algılanır. Öğretmen devamlı olarak motive eder.
Atamızın şöyle bir sözü vardır: ‘’ Sanatçı, alnında ışığı ilk duyandır.’’ Hayatım boyunca sanatçılığımı ve öğretmenliğimi bir numara yaşayan biri olarak, öğretmenliği en büyük sanatçılık kabul ediyorum. Başöğretmenim Atatürk’e sonsuz teşekkür ediyorum.
T.M: Turgut –Lagina ve Eskihisar—Stratonikiea antik tiyatroda bir opera eserinin oynanması ve çalışma yapılması için ön ayak olur musunuz?
G.U: Bütün kalbimle istiyorum. Bunun için hizmetkarım. Zaten onun için Muğla’dayım. Büyüklerime verdiğim sözleri tutmak istiyorum. Kültür turizmini ayağa kaldırmamız lazım. Yerel yöneticilerimizi bu konuda hizmete çağırıyoruz.
T.M: Muğla’da Klasik Müziğin gelişmesi için neler yapılmalıdır?
G.U: Bütün okullarda piyano olmalı. Keman dersleri verilmeli. Çok sesli müzik eğitimi ciddiye alınmalı. Muğla’mız zeka ve yetenek olarak olağanüstü verilere sahiptir. Bu konuda yardımcı olurum. Sadece çalışılarak eğitime önem katılmalıdır. Yerel yöneticilere de iş düşüyor.
T.M: Sizinle kültürel güzel bir söyleşi yaptık. Çok teşekkür ederim. Siz kendinizi saklamışsınız. Bugüne kadar nerelerdeydiniz? Biraz geçte olsa sizinle tanıştığım için çok mutluyum. Sizin Muğla kültürüne büyük katkı sağlayacağınıza yürekten inanıyoruz. Son olarak ne söylemek istersiniz?
G.U: Sizi gerçek anlamda bir Atatürkçü genç ve yönetici olarak gördüm. Beni algıladığınız için bir aydın olarak teşekkür ederim. Müziğe ve sanatçıya önem verdiğinizi gördüm. Bu açıdan kültür turizmine sonsuz katkınızın olacağını biliyorum. Bu söyleşi için asıl ben teşekkür ederim. Katkı için buradayım. Öyle ortaya pek çıkmam .Şimdi artık zamanı diyelim ve çalışmaya başlayalım. Davet bekliyorum. Kısmet bu günlere imiş. Her şeyin hayırlısı diyelim. Tüm hemşerilerime saygı ve sevgilerimi iletiyorum.
Yorum Yazın