Muğla ve ilçelerinde gazetecilik yapmak zordur. Hele gazete patronlarının işleri daha da zordur. Küçük yerler olduğu için suya sabuna pek dokunamazsın. Gönül verdiğin parti, yakın dostluklar, arkadaşlıklar, akrabalık ilişkileri ve ekonomik çıkarlarda buna etkendir. Yalnız bu tür gazetecilik kuralına uymayan tek bir gazeteci varsa o da Rıfat Kalakoğlu’dur. Gazeteci arkadaşlarım alınganlık göstermesinler. Bir kısmını da tenzih ederim. Demek istediğim şu: Mesleğine sıkıca bağlı olup kimsenin etkisi altında kalmadan gazetecilik ve gazete patronluğu yapmak her babayiğitin işi değildir. İlikli değil, ilkeli gazeteci olacaksın. Rıfat Kalakoğlu, mesleğinde palto tutmamıştır, kafa tutmuştur. Haksızlığa karşı kafa tutmuştur. Haklının yanında yer almıştır. Rıfat Bey, aynı zamanda yazardır. Altı kitap yazmıştır. Kitaplarının tümünü severek okudum. Arkadaşım olan Rıfat Kalakoğlu ile Muğla Yaylası’nda Süpüroğlu mevkisinde bu söyleşiyi gerçekleştirdik:
Rıfat Kalakoğlu: 1. Nisan. 1945 Muğla doğumluyum.
T.M: Ailenizin Lakabı var mıdır? Nedir?
R.K: Hacıosmanlar Sülalesi diye anılır.
T.M: Okul öncesi mahalle arkadaşlarınızla ne tür oyunlar oynardınız?
R.K: Telden otobomil yapardık. Çelik-çomak, taş oyunu (gubba), saklambaç ve top oyunları oynardık.
T.M: İlkokulu hangi okulda okudunuz? Öğretmeniniz kimdi?
R.K: Ula Atatürk İlkokulu’nda okudum. Öğretmenim Süreyya Kahyaoğlu idi. Suat Ercan, Ünal Ercan, Mehmet Şatır ve Hasan Bozok sınıf arkadaşlarımdı.
T.M: İlkokul anılarınızdan paylaşmak istediğiniz var mı?
R.K: İlkokul 5. sınıfta bir kız arkadaşıma mektup yazdım. O anımı unutamam.
T.M: Ortaokulu ve Liseyi nerede okudunuz?
R.K: Muğla’da Turgutreis Lisesinde okudum. Lise birinci sınıftan sonra yeni açılan Ticaret Lisesinin 12 numaralı öğrencisiydim. Rahmetli Ekrem Alsan sınıf arkadaşımdı. Ruhu şad olsun. Lisede okurken okul gazetesinden başlayıp yerel basında gazeteciliğe başlamamı hiç unutmam.
T.M: Üniversiteyi nerede okudunuz? Paylaşmak istediğiniz anılarınız var mı?
R.K: Üniversiteyi İzmir’de Ticari İlimler Akademisi’nde başladım. Ancak diplomaya uzanacak kadar kader ağ örmeyince serbest çalışmaya başladım. İlk Amerikan Donanmasının İzmir Limanına gelişinde İzmir-Muğla Yüksek Tahsil Talebe Cemiyeti Genel Sekreteriydim. Elimde “Go Home Amerika” pankartıyla donanmayı protesto edişimiz en anlamlı anılarımdandır.
T.M: Askerliği nerede ve ne zaman yaptınız? Anılarınız var mı?
R.K: Erzincan’da MİT’te yaptım. Deniz Gezmiş’i arayışımızı hiç unutmam.
T.M: Askerden önce ve sonra nerelerde çalıştınız anlatabilir misiniz?
R.K: Çeşitli işlerde çalıştım. Muğla Garajında bilet kestim. Muğlalı Kovboy Kemal’in restoranında kasiyerlik yaptım. Rahmetli Hasan Özsoy ve Kovboy Kemal’den pek çok şey öğrendim. Kendilerini rahmetle anıyorum. İstanbul’da pazarlama şirketinde çalışarak tüm ülkeyi dolaştım. Piyale, Kent ve Nestle bayilikleri yaptım. Türkiye’de ilk defa defneyaprağı, kekik, papatya ve ada çayını kızımın adını verdiğim Melis markasıyla paketleyip pazarlayan benim. Sekiz sene Marmaris’te balcılık yaparken ilk arı sütünü yapan ve pazarlayan kişiyim. Marmaris’te ilk defa rahmetli Yükselecek Demirel’in önerisiyle matbaayı kuran ve ilk günlük gazeteyi 1985 yılında çıkaran benim. İlkler bitmedi. İlk defa dünyada ve Marmaris civarında yetişen Günlük Ağacının reçinesi “Sığla Yağını” Türkiye’de pazarlayan kişiyim.
T.M: Politikayla uğraştınız mı?
R.K: Marmaris’te 12 Eylül sonrası kurulan SODEP’ in ilk üyelerindenim. İl Genel Meclisi adayı idim. Bunun dışında işim gereği gazetecilik mesleğinden dolayı politikadan uzak kalamıyorsunuz.
T.M: Ne zaman evlendiniz?
R.K: 1976 Yılında Suzan Hanımla Marmaris’te evlendim. İki çocuğum var.
T.M: Çocuklarınızın durumu ile ilgili ne anlatmak istersiniz?
R.K: Kızım Melis, sosyal mezunu olup evlidir. Gurur Kartal adında bir torunum var. Oğlum Yağız, İşletme ve İletişim Tasarım okudu.
T.M: Kısaca günlük yaşamınızdan bahseder misiniz?
R.K: Halen Muğla’da emeklilik yaşıyorum. Kitap yazmakla meşgulüm.
T.M: Hangi tür kitapları okumayı seversiniz?
R.K: Kitap okumayı çok severim. Son dönemlerde kişisel gelişim türü kitaplara ilgim oldu. Öykü, roman, tarih türü kitapları okumayı severim. Herkes okusun.
T.M: Rıfat Kalakoğlu kimdir? Siz kendinizi nasıl tanımlarsınız?
R.K: Gazeteciliği kendisine yaşam biçimi olarak benimsemiş birisidir. Yaşadığı çevrede topluma yararlı olmaya çalışan ve daha dahaların olmasını isteyen bir gazetecidir. Duygusaldır, romantiktir. İnsanın kendini tanımlaması biraz zor oluyor. Bunu beni tanıyanlar daha iyi değerlendireceklerdir.
T.M: Kitaplarınızı severek okudum. Bugüne kadar kaç kitap yazdınız?
R.K: Altı kitap yazdım. Birinci ve son kitabım şiir kitabıdır. İkinci kitabım ‘’Fiskos’’ yaşanmış ama unutulan Marmaris’in geçmişine ışık tutan, ilginç olayları anlatır. Üçüncü kitabım ‘’ Dünden Bugüne Marmaris’’ 12 Eylül sonrası Marmaris tarihinin kronolojik sırayla anlatan 600 sayfalık bir kitaptır. ‘’Çay İçmeyen Çiğdem’’ öykülerden oluşan bir denemedir. ‘’Cumhuriyet’e Marmaris Katkısı’’ gazetelerde yazdığım köşe yazılarımdan derlediğim bir kitaptır.
T.M: Ne zamandan beri yazıyorsunuz?
R.K: 1964 Yılından beri yazıyorum. Beni gazeteciliğe ilk bulaştıran kişi rahmetli Yükselecek Demirel’dir. Ruhu şad olsun.
T.M: Muğla Düşü adlı şiir kitabınızdan biraz bahseder misiniz?
R.K: Muğla sevgisini, Muğla kültürünü ve insan sevgisi temalarını işledim.
T.M: Yeni bir kitap çalışmanız var mı?
R.K: Evet var. Doğduğum köy Düğerekle ilgili ‘’Şeytan Köy’’ adlı anı türü bir kitap yazıyorum. Ayrıca mahkemeleri bir insan ömrü kadar süren, devam eden Marmaris Köylerini ilgilendiren Muğlalı Şerefli Ailesinin sahibi olduğu ‘’Mihrişah Sultan Vakfı’’ arazileriyle ilgili kitap yazıyorum.
T.M: En çok beğendiğin yerli ve yabancı yazar hangisidir? Şu an hangi kitabı okuyorsunuz?
R.K: Jon Stenbeck ‘’Gazap Üzümleri’’, Ülkemizde Yaşar Kemal’in ‘’İnce Memed ve Yer Demir Gök Bakır’’ adlı eserlerini beğenirim. Başucumda halen okumakta olduğum Eric Warre’nin ‘’Profesyonel Ol’’ ve kişisel gelişim türü John Maxwell’in ‘’ Liderlik Sanatı’’ adlı kitabını okuyorum.
T.M: Hobileriniz var mı?
R.K: Ortaokuldan beri fotoğraf çekmek hobimdir. Kanarya severim. Kanaryamı nereye gidersem götürürüm. Hayvanları çok severim. Özellikle köpekleri severim.
T.M: Bugüne kadar kaç ödül aldınız?
R.K: Gazetecilik yaşamımda pek çok ödül aldım. Özellikle 1206 Anadolu Gazetesi içersinde yanlışsız üçüncü gazete seçilişimiz övüncümdür. Gazetem ‘’ Marmaris Postası’’ bu ödüle layık görüldüğü için gururluyum. Kitaplarımla Marmaris tarihine yaptığım katkı nedeniyle Muğla Gazeteciler Cemiyeti ve Marmaris Ticaret Odası tarafından ödüllendirmemde gurur kaynağımız olmuştur.
T.M: Aydın kişi kimdir?
R.K: Kendisine ve çevresine duyarlı olan kişidir. Ülkesine ve dünya sorunlarına sorumluluk hisseden kişidir.
T.M: Ülkemizde ve yerelde edebiyat ne durumda? Neler yapılmalıdır?
R.K: Türkiye’de edebiyat, son yıllarda kitap yayınlama sayısında artış gösterdiği için iyi durumda. Ancak özellikle internetin ve akıllı telefonların artış kaydetmesiyle yazılı kitap okuma alışkanlığı beklenilen düzeyde değildir. Muğla açısından dertli olduğumu söyleyebilirim. Şöyle ki; zaten bir elin parmakları kadar az olan kitap evleri maalesef yöre sanatçılarına, yerel kitaplara raflarında yer vermemekteler. Ülke ve dünya ölçeğinde Best—Seller olmuş kitaplara en önde yer verirlerken yöresel kitaplara ilgi göstermiyorlar. Bir başka şikâyetçi olduğum konu şu: Yerel medyanın yöre sanatçılarına ve yazarlarına, kitaplarına gereken ilgiyi göstermeyişlerinedir.
T.M: Yazar olmak isteyen gençlere ne önerirsiniz?
R.K: Öncelikle çok okumalarını tavsiye ederim. Ellerine ne geçerse okumalarını isterim. İyi bir gözlemci olmalarını beklerim. Türkçeyi güzel konuşmalarını ve yazmalarını isterim. Kelime haznelerini geliştirmelerini öneririm. Yazar olmak isteyenlerin her gün bir günlük tutarak güncellerini yazıya dönüştürmelerini isterim. Gerisi de zaten kendiliğinden gelir.
T.M: Muğla’nın yeteri kadar tanıtıldığına inanıyor musunuz? Bu konuda neler yapılmalıdır?
R.K: Ben yaşadığımız kentimiz Muğla’nın yeteri kadar tanıtıldığı inancında değilim. Bunun için biz yazarlar, gazeteciler olarak daha çok çaba sarf etmeliyiz. Kitaptan sinemaya, fotoğrafa, resme, heykele kadar Muğla’yı çeşitli platformlarda eserler vererek tanıtmamız gerektiğine inanıyorum.
T.M: Sayın Kalakoğlu söyleşinin son bölümüne geldik. Söyleşi için çok teşekkür ederim. Bir gazeteci olarak en son ne sormamı bekliyordunuz? Size ne sormadım? Son sözlerinizi alalım?
R.K: Bir gazeteci olarak yıllardır ben bu soruyu hep konuklarıma sormuşumdur. Ancak yıllar sonra bu sorunun kendime sorulacağını hiç tahmin etmemiştim. Çok teşekkür ederim. Ben gazetecilikte röportaj yapmayı çok seven bir gazeteciydim. Sanıyorum siz aklınıza gelen her soruyu sordunuz. Gazetecilik, soru sorma ve sorgulama sanatıdır.
Yorum Yazın