Sevgili okurlarım bugün sizlere, TRAKAİ ve ve ATATÜRK’ü yazacağım, ben ilk öğrendiğimde küçük dilimi yutacaktım, çok şaşırdım,sizde şaşıracaksınız.
Trakai, bir göl köyüdür.Nerede olduğunu biliyor musunuz? İnanın bu yazıyı yazmadan önce nerede olduğunu ben de bilmiyordum; Daha da ilginci hiç duymamıştım, tesadüfen bir vatsap gurubunda okumasam duyacak görecek değildim inanın çok şaşkınım.İşte bizim,ırkımızla ilgili bilgi dağarcığımız bu kadar!
Bu gibi yazıları yazarken yüzümün kızarmadığı an hiç olmadı. Bilgimiz çok az ve hiç de umursamıyoruz!
Cahilliğimizden artık utanmıyoruz ve utanç duygumuzu ne yazık ki kaybettik! Neyse biz konumuza gelelim.
Trakai 7-8 bin nüfusa sahip bir göl köyüdür. Bu yer LİTVANYA’da bulunmaktadır. Bir şekilde haritada bir kez bakmanızı öneririm. Baktığınızda Türk ve Müslüman dünyası ile hiç ilgisi olmayan bir coğrafyada olduğunu göreceksiniz.
Bu coğrafyada yaklaşık altı yüz yıldır yaşayan, Musevi inancından olan (Yahudi değil)Karay Türkleri yaşamaktadırlar.
Büyük Litvanya Kralı Vytautas, Kuman soyundan gelen Kırım Türklerine toprak vererek, bu bölgeye yerleştirmiş. Buraya yerleşen Karay halkı o günden bu güne kadar kültürünü,dilini ve kendine has yaşantısını sürdürmeye devam etmişlerdir.
Tarihsel süreçte ne Osmanlı ne de başkalarının bunlardan haberi olmuş. Ufak bir topluluk,uzak bir coğrafya… Eee,haliyle kimsenin umurunda değiller.Ta ki Prof.Oktay SİNANOĞLU 1970’ lerde Atom Fiziğiyle alakalı bir toplantı için Litvanya’ya gidene kadar.
Toplantı sonrası Sinanoğlu’nun arkadaşı olan Profesör Yutsis,kendisini ilgisini çeker diye Trakai’ye götürüyor.Harika bir yer ve tarihi binalar… Sinanoğlu hayran kalıyor oraya.Orada köyün İhtiyar Meclisinin başı olan aksakallı bir adamla tanışır ve köy hakkında konuşmaya başlarlar.Uzun uzun konuşmalar ,hem de Türkçe! Nasıl şaşırdınız değil mi? Bende çok şaşırdım !
Aksakallı ,bakın Prof.Dr.Oktay SİNANOĞLU’na neler söylemiş:
“ ATATÜRK’ümüz zamanında Türkiye’den O’nun gönderdiği elçiler gelir, bize Türkçe dergiler ,kitaplar getirirdi.Atatürk vefat etti,Türkiye’den ses seda kesildi.Size ne oldu? “,der.
Düşünebiliyor musunuz ? o kadar savaşları yapacaksın. Bir ülkeyi yeniden yaratacaksın, onu kalkındırmak için hızlı davranıp onca kurumu kuracaksın,20.asrın gelişmiş medeniyetlerine bir an evvel ulaşabilmemiz için ileri hamlelerini zamanımızın hız kavramının üstünde yapmak için çaba sarfedeceksin ve bir de dünyanın neresinde olursa olsun ,Irkını yalnız bırakmamak için onlara da ulaşacaksın !
Bir an insanın içinden “ Yok be ! demesi geliyor, değil mi? İşte onun için Mustafa Kemal ATATÜRK oluyor ! Onun için Yüz Yılın Lideri oluyor ! Onun için savaştığımız düşmanlar bile ona hayran oluyor ! Onun için önünde saygıyla eğiliyorlar ! Onun için Dünyada Kurtuluş Savaşı örnek oluyor !
İçimden şunları bir kere daha haykırmak geliyor: “ Atatürk ölünce, Türkler uyudu. Atatürk ölünce Türk Irkı kendini unuttu.Atatürk ölünce,devşirmeler türedi.Atatürk ölünce,ülke hızla geriye gitmeye de başladı.Atatürk ölünce,halk uyumayı seçti ve hala daha uyumaya devam ediyor.
Şunu bir kez daha anladım ki Atatürk üstün zekası ve enerjisiyle Türk’ü ve Türklüğü en yüksek yere çıkarmayı kendine görev edinmiş, Türk’e ve Türklüğe açık bir insandı!
