Okurlarım,
En çok Çarşamba pazarını
sevsem de nerede Pazar görsem
içimden dolaşmak, bir şeyler almak gelir.
Çünkü orası üretenle tüketicinin
buluştuğu yerdir; orada bazen uzun zamandır
göremediğimiz bir kişiyi de tesadüfen
de olsa görme fırsatımız olur.
Pazar her şeyden önemlisi yediğimiz
gıdaları mevsiminde ve taze olarak
size seçme fırsatı verir.
En çok üretici pazarını severim.
Emeğin en güzel en çarpıcı duygulandırdığı yerdir.
Ürettiği 3-5 kg sebzeyi, yumurtasını,
fasulyesini, maydanozunu, baklasını, rokasını,
ağacından toplayıp getirdiği elmasını
satanı severim.
Bir pazarcının tezgahında bakla,
ıspanak, karnabahar vardı.
Ispanağın üzerinde “ilaç yok, gübre yok”
yazısı gözüme ilişti.
Dikkatlice bir daha baktım.
Ispanağın fiyatı diğer pazarcılardan
daha yüksekti.
Satıcı yanıma doğru geldi,
bir doktor olduğumu söyledim.
“Organik mi?” diye sordum.
“Hayır, doktorum, organik yazamadım
ama “iyi tarım” demek daha doğru dedi.
“Bana anlatabilir misiniz?” dedim.
O sırada yaşlı bir hanım tezgaha geldi,
yarım kilo ıspanak aldı.
Bana doğru dönüp
“her hafta alıyorum,
tavsiye ederim beyefendi” deyince
hiç düşünmeden ben de aldım.
O sırada satıcı kişi bırakmadı beni.
Şöyle devam etti sözüne:
“Doktorum,
Şu yumurtalar baldızın,
satıver dedi satıveriyorum,
diğerleri benim.
Bu ıspanakta
ilaç da yok
suni gübre de yok,
yerli tohum kullandım.
Ben sordum ziraatçılara,
koyun gübresi kullanıyorum,
çünkü en iyi gübre o dediler.
Ama koyunların neyle beslendiği de
önemli onu bilmiyorum.
Ayrıca, benim bahçenin
etrafında başkalarının da
bahçeleri var. Neylersin?
Bir şeyin organik olması için
5 kilometre mesafede ilaç kullanılmaması
gerekiyormuş.
O nedenle de organik diyemeyiz.
İyi tarım demek
daha mantıklı.
Yani mevcut şartların en iyisi.”
Bana satıcı
tarımda çevrenin
ne olduğunu çok güzel anlattı.
O sırada aklıma
3 yıl önce
zeytinliğimizdeki zeytinlerle
ilgili yaşadığım olay geldi.
Zeytinliğimizdeki o yılın zeytinlerini
ağaçtayken satmıştım.
Alan kişi Milaslılar gibi
zeytinleri geç toplamak istemiş.
Bizim köylüler zeytinlerini
erken topladıkları için
bu defa kuşlar bizim zeytinlere dadanmışlar,
delik deşik etmişler.
Sonuç olarak alıcı sofralık zeytin olarak
değil, zeytinleri yağ yapmak zorunda kalmış. Bu şekilde
ıspanakla çevrenin ne olduğunu
bir kere daha duymuş anlamıştım.
Ispanağı nasıl pişirdiğin de önemli.
Kavurabilirsiniz de
Haşlayabilirsiniz de,
doğrusu haşlamak.
Hele üstüne
yoğurt, sarımsak, kırmızı biber ekleyin.
En sağlıklı iki yemeğimizden
birisi olur. Biri mercimek, biri sarımsaklı mercimekli ıspanak.
Mercimek içinde yok yok.
Protein var, kompleks karbonhidrat var,
vitamin mineral var, lif bol.
Bağırsak ve beyin dostu
herkesin yiyebileceği bir yiyecek.
Sarımsaklı ıspanaklı yoğurt her ikisi de,
bağırsakların, beynin en güzel gıdaları.
Bunların hepsi probiyotik.
Bağırsağımızda bulunan iyi bakterileri besliyorlar.
Ne demiş tıbbın babası Hipokrat: “Ne yersen o olursun.”
Yediklerimiz ilaç olmalı.
Okurlarım, son yıllarda kolayına kaçtık hayatın.
Öncelikle mevsiminde, taze, organik, yerel gıdalar tüketmeliyiz.
Biliyorum,
Erişmek bulmak zor
Ama imkansız değil.
En güzel yatırım
İnsanın kendisine ve
çocuklarının sağlığına olan yatırımdır.
Hala pazarlarımızda az da olsa var
O pazardan dönerken
Bilgeliğiyle hayran bırakan
Beni pazardan bereketle ve aydınlanmayla yollayan
Pazarcıdan takdirle, minnetle ve keyifle ayrıldım.
Selam olsun bilinçli üreticiye
Saygılarımla,
Dr. Şevket Yanar
Yorum Yazın