Muğla
BIST10.859
DOLAR41.7008
EURO48.9299
ALTIN5271.6
BTC/USD123539.63
Hamdi TOPÇUOĞLU

Hamdi TOPÇUOĞLU

Mail: egerem@yahoo.com

ADAK


Parkta denize karşı oturmuş pastırma yazının tadını çıkarıyordum. Geldi, banka ilişti. Otuzlu yaşların başında, sıkı bir okurumdu. En mutlu olduğu anlarda bile dudaklarının ucunda birkaç yaşamdan miras kalmış gibi bir hüzün olurdu. Eşine ilişkin tüm duygu gözelerinin kuruduğunu, buna karşın evliliğinin yıkılmasına asla izin vermeyeceğini bilirdim.
Bir süre bayramdan seyrandan konuştuk Birden derin mavi bakışları boşlukta asılı kaldı:
2 - Ben adağım, dedi.
- Adak?..
İnsanoğlu ilginç yaratık! Kendisini tehlikelerden korumak için inandığı ve güvendiği bir güce "rüşvet" vermeyi pek erken öğrenmiş. An gelmiş, gelecekle ilgili bir arzusunun gerçekleşmesi için, an gelmiş bir başarıyı, sevinci kutlamak için can adayıvermiş. Yetmemiş işlediği günahı bağışlatmak için de yine cana kıymakta sakınca görmemiş. Yaşamak bana, ölüm adağa; sevinç bana, acı adağa…
İyi de, onu kim böyle adak olarak seçmiş olabilir ki? En iyisi, sormak:
- Sen kimin adağısın?
Gözüyle kaydırakta oynayan çocuklarını gösterdi.
- Ben kendimi onlara adadım. Benim geleceğim onlar.
İçimden derin bir oh çektim. Kendini bir şeylere adamak başka, birinin, başka bir canlıyı kendi mutluluğu için feda etmesi yine başka!
Bunları bana söylediğine göre mutlaka bir nedeni olmalıydı. Ama sormadım?
Çocuklarına çok bağlıydı; ama yeryüzünde çocuklarına bağlı olmayan kaç anne var ki? "Vatana ana, devlete baba" dememiz neden acaba?
Aslında herkesin yaşamında az ya da çok adama var. Kendimizi ister işimize, ister eşimize, isterse çocuklarımıza adayalım ödediğimiz bedelin karşılığı da bizim. Ancak kendisini ulusuna, ülkesine ve insanlığa adayanları aynı kefeye koyabilir miyiz?
Taptuk'un dergâhına kırk yıl odun taşıyan Yunus'un yaşamı adanmış yaşam değil mi? Ya İstanbul'un idam kararı boynunda sallanırken Kurtuluş Savaşı'nı gerçekleştiren, ömrünün kalan yıllarını da bu ulusun uygarlık kervanında yerini alması için gece gündüz çalışan Atatürk?
35 yıllık ömrüne 626 eser sığdırmış Mozart'ın yaşamı da bir adanmış yaşamdır. İzmir'de Yunan askerine ilk kurşunu atan Hasan Tahsin'in de.
Ya adaklara ne diyeceğiz? Kahraman, kurban, gazi, şehit…
3 Aralık Dünya Engelliler günüydü.
Bodrum’da gerçekten çok anlamlı törenlerle bu günü kutladık. İskele Meydanı’nda halk oyunları oynayan, şarkılar söyleyen engelli çocuklarımızı izlerken onları yetiştiren ana babalara, öğretmenlere; onlara kucak açan bir avuç gönüllü insana bir kez daha saygı duydum. Onların bir anlık sevincini umursamayanları, kınamayı bile anlamsız buldum.
T.C. Başbakanlık özürlüler idaresi başkanlığının(www.ozida.gov.tr) sonuçlarına göre ülkemiz nüfusunun %12,29'u engelli.
Elde edebildiğim bilgilere göre 1984'ten bu yana PKK terörü yüzünden 12.000 asker, 5.300 polis, 2100 köy korucusu, 13.000 dolayında vatandaş yaralanmış. Hiç düşündük mü acaba bunların kaçı sağlığına tam olarak kavuşabildi. Kaçı bu terörün izini ömür boyu bir özürlü olarak taşıyacak bilen var mı? Şimdi onların kendilerine "Ben kendimi niçin ve neye adadım?" diye sormadıklarını kim iddia edebilir? Atatürk, "Vatan ve millet için her şeyini feda eden harp malulleri birer abidedir, onlar için ne yapılsa azdır." demişti. Bugün, bu sözün ne ifade ettiğini kaçımız düşünüyor?
Annelerin kendilerini çocuklarına adaması elbette saygı duyulası bir davranış. Ya kendilerini bu yurdun varlığına, bu ulusun geleceğine adayanlar?
Ey bu ulusun varlığı için kendini adayan ve bu uğurda bedenlerinin bir parçasını yitirenler, biliniz ki sizler engelli değilsiniz. Gerçek engelliler, sizin sahip olduğunuz erdemi kavrayamayan kafalardır.
 
Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar