Muğla
BIST10.859
DOLAR41.7008
EURO48.9299
ALTIN5271.6
BTC/USD123539.63
Hamdi TOPÇUOĞLU

Hamdi TOPÇUOĞLU

Mail: egerem@yahoo.com

SANDIĞIN İÇİNDEKİ BARIŞ

 Sabahın ilk aydınlığı pencereden sızmaya başladı. Gecenin hengamesinden yavaş yavaş arınan Bodrum’u dinliyorum. Aklım çok ötelerde; Hakkari dağlarında.
Bilgisayar başına oturuyorum. Bu kaçıncıdır, yazmam gerek dediğim her şey birden anlamsızlaşıyor.
Elim tuşlara gitmiyor.
Gözümün önünden cenaze törenleri geçiyor durmadan: Nutuklar, nutuklar, nutuklar…
Ömrümün yarıdan çoğu bu nutukları dinleyerek geçti.
Neden yazıyorum; neyi değiştirebiliyorum ki, diyorum.
Ortadoğu bir dev sunak. Bin yıllardır kan akıyor oluklarından
Bebeler, çocuklar, gençler, analar, babalar…
Yeryüzünde zamansız ölümlerin sıradanlaştığı başka bir coğrafya yok.
Bu coğrafyanın toplum kahramanları hep savaşçı.
Bu coğrafyada dünyaya ışık saçan bilim adamı ya da sanatçı kahramanlar yok.
Bu toplumların destanları hep ölümü anlatıyor. Bir bilimsel buluşun ya da sanat eserinin anıtsal hikayeleri  anlatılmıyor.
Şimdi, diyorum şu an bu coğrafyada doğum yapan anneler kaçının yüreğinde Dağlıca acısı yoktur ki!
Loğusaların, bebeğini  bitmek bilmeyen bir savaşta yitirme korkusunu iliklerimde hissediyorum.
Öyle ya,  bu coğrafya otuz yılı aşkındır sürekli kan gölü. Şimdi  yetimler,  babalarının can verdiği savaşın kurbanları. Ya bu bebeler de savaşa kurban giderse…
Biliyorum yazarın işi, ateşe körükle gitmek değil. İçimde fırtınalar esse de sözcüklerimi tarta tarta yazmalıyım. Ne rüzgâr ekenlik ne de rüzgâr kesenlik işim. Ama olmuyor. İç sesim “Varlığını yoksul canları üzerine kuranları” görmezlikten gelmek değil mi bu deyiveriyor.
 Biliyorum“Kanı kanla yumazlar.“
İyi de, hep akan kan, giden can benim.
Savaş tek kişilik değil, barış da öyle.
Ben istediğim kadar “barış” diye bağırayım, karşımdaki “savaş” istiyorsa, hedefine savaşla varabileceğine inanıyorsa “barış”, ağzımda sakız olmaktan öte bir değer taşımıyor.
Bilelim ki halkların bir devletin çatısı altında birlikte yaşamasının birinci koşulu irade beyanıdır.
Bilelim ki,  birinin acısını sevinci; sevincini acısı bilen iki halkın aynı bayrak altında kader birliği yapması olanaksızdır.
İşine gelince kardeşlik nutuklar çekmek,  işine gelmediği zaman yoksul çocuklarının kanları üzerinden siyaset yapmak, bu savaşı körükleyenlerin uzmanlık alanıdır. Bu ülke, önce bunlardan kurtulmak zorundadır.
Uzağa gitmeye gerek yok. 1 Kasımda önümüze sandık konacak. Şimdi  Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez, Boşnak… hepimizin sandığa koşma zamanıdır.
Bilelim ki barış, o sandığın içindedir.
 
 
Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar