Gelin buna ister sineğin yağını çıkarmak deyin ister tekeden süt sağmak.
Geriş Yalıkavak’ın güzel bir köyü.
Eskiden sadece denize yukarıdan bakan Yukarı Geriş varken zamanla aşağılara da ikinci konutlar dolmuş.
Doğrusu Geriş’ten denize bakmak eskisi kadar güzel değildir.
Şimdi duyuyoruz ki Geriş sırtlarına rüzgar enerji santralı (RES) yapılacakmış.
Gerişliler ayaklanıyor:
“Yaptırmayız!”
Firma efeleniyor:
“Yaparız!”
Çevreciler de karşı çıkınca birden bazıları celalleniyor:
“Ona karşınız, buna karşısınız. Ama elektriği kullanmaktan da vazgeçmiyorsunuz.”
Kendi payıma ben RES’lere asla karşı değilim.
Ama rüzgar kanatlarının çıkardığı gürültüyü de biliyorum.
Vakti zamanında Geriş sırtları imara açılmasa ve o binalar yapılmasaydı RES’e karışan olmazdı.
Sen insanlara önce ev yaptır. Sonra da kulağının dibine rüzgâr santrallerini kur.
Bodrum yarımadası rüzgâr bakımından zengin bir yer.
Ben firmanın yerine olsam Pina Yarımadası’na, hani o yakılan Halep çamlarının yerine oteller kuruluyor ya oraya, Cennetkoy’a , Usuluk’a RES’ler kurarım.
Bakın Rixsos’un üstü de iyi rüzgar alır.
Bizimki laf…
Otellerin buna izin vermeyeceğini elbette biliyoruz.
Biz “Bütün hayvanlar eşittir. Domuzlar daha eşit … “ diyen Orwel’i öğreneli çok oldu.
Yine de Bodrum’dan ikinci konut almak isteyenleri uyaralım:
Çuval çuval para vererek aldığınız evinizin dibinde birkaç sene içinde gün yirmi dört saat uğuldayan o demir kanatları görürseniz şaşırmayın.
…..
Bahattin Sürücü, lafta değil, işte çevrecidir. EKODOSD’la Dilek Yarımadası’ndan Latmos’a her yerde onun ayak izleri vardır.
Dilek Yarımadası Milli Parkı’ndaki delicelerin zeytinlerini toplatmak için ilgili bakanlık ihale açmış. Bu zeytinleri toplasanız 800 kilo eder. Yağını sıksanız 150 kilo yağı çıkar. Bunca zeytin için çalılar kesilecek, endemik bitkiler zarar görecek, diyor ve ekliyor; bırakın o zeytinleri de lökeşeler, karatavuklar, domuzlar yesin…
“Ah bre zamaneler Soma’da bir gecede 6000 zeytini köklüyor, Dilek Yarımadası’nda kuşların zeytinine göz koyuyorsunuz.”
Babam çocukluğumuzda “Kurdun kuşun da hakkı var. Bağda üzüm, tarlada başak, ağaçta meyve bırakın.” derdi.
Keşke bu sözleri ; “Dağ taş zeytin, Türkiye’nin enerjiye ihtiyacı var.” diyen Arınç da kendisine düstur edinebilseydi.