2026 yılı merkezi yönetim bütçe görüşmeleri 23 Ekim 2025 tarihinde resmen başladı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’ni “istikrar ve refah” bütçesi olarak tanımlamış.
Dili sürçmüş belli ki...
Bütçe elbette sadece bir rakamlar tablosu değil; kaynakların toplumun hangi kesimlerinden toplanıp kimlere nasıl dağıtıldığını gösteren en açık sınıfsal ve siyasal belge olarak karşımıza çıkıyor.
Yani bütçe, pastanın nasıl dağıtılacağını belirleyen, iktidarın tercihini gösteren bir belge.
2026 yılında bizlerden 15,6 trilyon lira vergi toplayacaklar.
NE ADALET AMA...
2026 yılında vergi gelirinin neredeyse yarısı, yani yüzde 47,4’ü dolaylı vergilerden (KDV ve ÖTV) sağlanacak.
Tüketim üzerinden alınan ve halkın harcamaları üzerinde ciddi bir yük oluşturan Katma Değer Vergisi (KDV) 3,99 trilyon lira (%29); Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ise 2,53 trilyon lira (%18,4).
Yani vergi gelirlerinin yarısı, 6,5 trilyon lira dolaylı vergi olarak milletin sırtından ÖTV ve KDV olarak çıkacak.
Üstelik KDV ve ÖTV’yi; süper zenginle gariban emekli “aynı miktarda” ödüyor.
Dolaylı vergiler, işçi, memur, emekli, işsiz, asgari ücretli, zengin… gelir düzeyi ne olursa olsun herkesin aynı oranda ödediği tüketim vergileridir.
Ne adalet ama!
Dolaylı vergilerin yüksek olması yine en çok halkın yoksul kesimini olumsuz etkiliyor.
Bütçeden faiz ödemeleri için 2 trilyon 742 milyar kaynak ayrılıyor.
2026 bütçesinde SGK transferleri için 1 trilyon 872 milyar kaynak ayrılmış.
16 milyon emekliye 1,8 trilyon,
Bir avuç faizciye 2,7 trilyon kaynak!
50 YAŞINDA ÖLMEDİĞİMİZ İÇİN SGK BAŞKANINDAN AF DİLİYORUZ
SGK Başkanı Raci Kaya, emekliler için ayrılan bu kaynağı bile çok görüyor olmalı ki açıklamasında şöyle diyor:
“Eskiden 50 yaşında ölüyorduk, bugün ortalama yaşam süresi 78’e çıktı.
EYT sonrası emekli sayısı 3 milyon arttı, emekli maaşlarının düşük olmasının sebebi bundan dolayı.”
Güler misin, ağlar mısın dedirtecek türden bir açıklama.
Düşük emekli maaşının sebebi SGK Başkanı Raci Kaya’ya göre emeklilerin erken ölmemesiymiş.
Tanıdığım, görüştüğüm emeklilerin birçoğunun isteği ise AKP iktidarının gittiğini görmeden ölmemek.
50 yaşına gelen emeklilerin ölmesiyle dönecek bir emeklilik sistemi üzerine kurgulanmışsa, bu sistem Raci Kaya’ya; 71 yaşına gelen Erdoğan’ın ve 78 yaşına gelmiş olan Bahçeli’nin hâlâ ülkenin başında, ülkeyi yönetmekte olduğunu hatırlatmakta fayda var.
50 yaşında ölmeyip SGK Başkanının emeklilik sistemini altüst ettiğimizden dolayı af diliyoruz.
DAHA NE SATILACAK?
Emekçiler açlık sınırının altında kalan maaşlarla hayatlarını sürdürmeye çalışırken, önümüzdeki yıl da kamu-özel işbirliği (KÖİ) projeleri kapsamında müteahhit firmalara bütçeden milyarlarca liralık garanti ve katkı payı ödemeleri yapılacak.
Kamu-özel işbirliği (KÖİ) projelerine ayrılan 238 milyar lira ise tam bir kara delik ve iktidarın tercihidir.
Bu tutarın 104 milyar lirası “Yap-İşlet-Devret” projelerine, 134 milyarı ise şehir hastanelerine gidecek.
Üstelik bu ödemeler döviz garantili ve oluşacak olan risk devleti değil, şirketi koruyor.
“Devleti şirket gibi yönetme” isteğinin bir sonucu.
2026 Bütçe Kanunu'nda özelleştirme ve kamu varlıklarının satışından beklenen gelir (sermaye satış gelirleri) kalemi olarak 185 milyar lira öngörülmüş.
CEZANIN HEDEFİ OLUR MU?
2026 bütçe kanun teklifinde trafik cezalarında ise 93,2 milyar lira gelir hedeflenmiş.
Cezanın hedefi mi olur?
Oluyor işte.
Amaç caydırıcı olmak mı, kasayı doldurmak mı belli değil.
Amaç kasayı doldurmaksa, yılın ikinci yarısından sonra ceza mesaisi mi yaptıracaksınız?
VATANDAŞ YAŞAMAYI GEÇTİ, HAYATTA KALMA KAVGASINDA
T.C. vatandaşları bugün getirildiği noktada; başlarını sokacak bir eve ulaşamayacak, arabaya ulaşamayacak, daha da ötesi ete, peynire, zeytine, en temel gıda maddelerine ulaşamayacak bir duruma getirildi.
Yaşamayı geçti, hayatta kalma çabası içinde adeta...
Devletin tek geçim kaynağı vatandaşın cebi hâline geldi.
İktidar partisi ya da ortaklarından neredeyse halkın lehine hiçbir karar çıkmıyor.
Halk, devletini arkasında hissetmiyor.
Öylesine yalnız bırakılmışlık, terk edilmişlik duygusu sarmış durumda ki insanlarımızı,
şefkatli bir el Türkiye haritasının üzerini okşasa, hüngür hüngür ağlayacak hâldeler.
“Her koyun kendi bacağından asılır” sözüyle yüzleşmekle imtihan ediliyoruz.
“Kaygı”, gencimizi, yaşlımızı, tüm insanlarımızı teslim almış hâlde.
FAİZE CÖMERT, EMEKLİYE CİMRİ BÜTÇE
Kazandığı üç kuruşla ay sonunu getiremeyenlerin gırtlağına çökerek alınan vergilerden oluşan bu bütçe, AKP’nin gerçek yüzünü bir kez daha gösteriyor.
Başlıktaki soruya gelirsek;
2026 bütçesi, Aziz Çelik hocamızın dediği gibi faize cömert, emekliye cimri bütçedir; halkı daha da yoksullaştıran bütçedir.
Öte yandan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın bütçesi, iktidarın seçim stratejisini de açığa çıkarıyor.
2026’da yoksullukla mücadele ve sosyal yardımlaşma için ayrılması öngörülen kaynak 284 milyar lira.
2027’de ayrılması öngörülen kaynak ise 644 milyar liraya yükseliyor.
İktidarın hesabının, seçimi 2027 Kasım ayında yapmak olduğunu anlıyoruz.
Akıllarınca gırtlağına çöktükleri yoksul vatandaşları sosyal yardımla oy vermeye ikna etmeye çalışacaklar...
Ancak hiçbir şey planladıkları gibi gitmeyecek.
Sandık bir an önce gelecek ve bu bütçenin hesabını halk soracak!























Yorum Yazın