Pazartesi günü oldukça yoğun; ama mutluluk dolu bir gün yaşadık.
Öncelikle Bodrum ve Fethiye’den sonra Marmaris’te de denizcileri bir araya toplayacak Kent Konseyi bünyesinde Denizcilik Meclisini kurmak için son derece yararlı görüşmeler yaptık.
Hemen arkasından Muğla Kent Konseyleri Birliği olarak İztuzu’nun yapılaşmaya açılması ve Marmaris Limanı’nın genişletme çalışmaları ile ilgili kararlar aldık.
Günün sonunda Marmaris Kent Konseyimizin Köyler Meclisi kurmak için aylardır yaptığı çalışmalarda bir önemli adım daha atıldı. Yerel Tohumun Önemi ve Aile Çiftçiliği” panelinde köylülerimiz ve konuya duyarlı aydınlarımızla buluştuk.
Prof. Dr. Tayfun Özkaya ve Marmaris İlce Tarım Müdürü Nazif Çiftçi’nin de konuşmacı olarak katıldığı panelde köylülerimize Hal Yasası, Toprak Kullanım ve Toplulaştırma ve Büyükşehir Yasasına bağlı olarak yaşanması olası sorunlara çözümler üretebilmeleri için Kent Konseyi çatısı altında örgütlenmeleri gerektiğini anlattık.
Biliyoruz ki demokrasi, örgütsüz toplumlarda egemenlerin ve elitistlerin paravanından başka hiçbir şey değildir. Gerçek demokrasi ancak örgütlü bir toplumlarda hayat bulur.
Biz bu yolu adım adım yürüyeceğiz ve başaracağız…
ORTALIK TOZ DUMAN…
CHP başta olmak üzere tüm partilerde ortalık toz duman. Aday olabilen memnun, olamayan ise buruk. Bu doğal; ancak aday olamayanların isyan bayrağını çekmesi asla değil.
Atanan partidaşın yerine sen atansaydın demokrasi daha mı işlemiş olacaktı?
Ne aday adaylığı döneminde diğer aday adaylarını ipe sapa gelmez bahanelerle kötüleyen, aşağılayan onlara ağza alınmayacak küfürlerle saldıranları ne de yıllarca atama yoluyla belediye başkan adayı yapılmış, hatta seçilmiş kişilerin, yeniden atanmayınca saf değiştirmelerini onaylarım.
Tonguç Çoban’ı tanımam. Meslek hayatları baskı içinde geçmiş öğretmen bir ana babanın çocuğuymuş. Boğaziçi Üniversitesini bitirmiş. Beşiktaş’tan CHP Belediye başkanı aday adayıymış. Onun yerine Murat Hazinedar aday gösterilmiş. Onu da tanımam.
Tonguç Çoban’ın bu süreçten sonra verdiği demeci gelin birlikte okuyalım:
“Kırgın mısınız?
Hayır. İstanbul'un en önemli ilçelerinden Beşiktaş için, özellikle Beşiktaşlı biri olarak, ismimin önerilmesi benim için yeterince büyük bir onurdur. Bu önerinin Parti Meclisimiz tarafından uygun görülmemesi de yine saygıyla karşılanması gereken demokratik bir karardır. Parti Meclisimizin değerli üyelerinin takdiri bu yönde olmuştur; saygıyla karşılıyorum.
Hayır. İstanbul'un en önemli ilçelerinden Beşiktaş için, özellikle Beşiktaşlı biri olarak, ismimin önerilmesi benim için yeterince büyük bir onurdur. Bu önerinin Parti Meclisimiz tarafından uygun görülmemesi de yine saygıyla karşılanması gereken demokratik bir karardır. Parti Meclisimizin değerli üyelerinin takdiri bu yönde olmuştur; saygıyla karşılıyorum.
Bize düşen görev partimizin yerel seçimlerdeki başarısı için bir nefer olarak çalışmaya devam etmektir. Beşiktaş için tercih edilen Murat kardeşim de benim çok sevdiğim ve saydığım bir arkadaşımdır. Başarılı olacağına yürekten inanıyorum. Diğer belediye başkan adaylarımız gibi, onun da her zaman yanında ve yardımcısı olacağım. “
Gelin bir de şu sözlere bakalım:
“Partimizin mevcut belediye başkanına halkımızın güveni tam olmasına rağmen, bu hususun değerlendirilmemiş olması Kırklareli halkının büyük tepkisine neden olmuştur.”
- Kim söylüyor bunu?
- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek.
- Neden söylüyor?
- İlin diğer milletvekili yani TBMM çatısı altında omuz omuza çalıştığı Mehmet Kesimoğlu belediye başkan adayı gösterilmiş.
Neresinden tutsan çürümüşlük kokuyor.
Bir partide o işi yapabilecek başka adam mı yoktur ki milletvekilleri, bakanlar belediye başkanı adayı olur? Bunlar bulunmaz Hint kumaşı mıdırlar?
Sözüm ona Dibek haklıysa Kırklareli CHP’liler nasıl seçmendirler ki bugün tepki gösterdikleri kişiyi dün milletvekili seçmişlerdir?
Şu sözler de Edirne’de aday gösterilmeyen Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi’den:
“Genel başkan utansın, Edirne'de onlara demokrasi dersi, erdemliğin dersi verilecek. Benim halkım vefasızlığı, ihaneti affetmez. Bugün itibariyle CHP'den istifa ediyorum.”
O Hamdi Sedefçi ki, 1989 yılından bu yana tam dört dönem CHP’den Edirne Belediye Başkanı seçilmiş. Şimdi desek ki bunca zaman içinde Edirne’de bu işi Hamdi Sedefçi’ den daha iyi yapacak hiç mi insan yetişmemiştir?
Benim için demokrasilerde 5 yıl oldukça önemlidir. Bir politikacının bilgi birikimi yerindeyse, plan projeleri sağlamsa ve iyi bir ekiple çalışıyorsa bir bilemediniz iki dönemde yapabileceklerini yapar. Kimi siyasilerin neredeyse ömür boyu aynı makamı işgal etmelerini de demokrasinin gelişmesi için ayak bağı olarak algıladığımı da belirtmeliyim.
NİYAZİ ATARE
Niyazi Bodrumlu bir genç. Alçakgönüllüdür. Sıkı CHP’lidir. Gece gündüz parti için çalışır. CHP’nin yaptığı eğilim yoklamasında meclisinde ilk sıraya yerleşti. Çok, ama çok sevindim.
“Bodrum’u Niyazi mi Muğla’da temsil edecek?” sorusunun CHP’liler içinde olduğu kadar diğer partilerin yandaşları arasında da söylendiğini işitince doğrusu öfkeleniyorum.
Niyazi genç. Her genç gibi alması gereken yol olduğunu o da biliyor. Niyaziler Türk Demokrasinin geleceği. Keşke her partide Niyaziler olsa.
Bilelim ki gençlerin yolunu açmayan hiçbir siyasi yapı varlığını sürdüremez.
SEVGİLİLER GÜNÜ
Yine bir ”Sevgililer günü” daha geldi. Sanırım şu öykücüğü yeniden anımsamakta yarar var:
“Kar yağmıştır geceden. Dallar yükünü almıştır iyice. Ova bayır kar. Hele bir de güneş açmışsa sevgilinizle kol kola karda yürümek için can atarsınız. Ama böyle bir karda yürümek zordur. Kar, gözünüzü alır. Sıkı sıkı tutunarak yürüseniz de bir süre sonra yorulursunuz, adımlarınız uyumunu yitirir. Düşer savrulursunuz. İşte o an gözleriniz ilişir birbirine. Ya elinizi uzatır; kaldırırsınız birbirinizi ya da ikinizin de birbirinizi düşürdüğünüzü bile bile, niye düşürdün beni, diye söylenirsiniz.
Elinizi uzatmışsanız, birbirinize tutunarak ayağa kalmayı öğrenirsiniz. Daha sıkı sarılırsınız birbirinize. Aklınız aklı olur, yüreği yüreğiniz. Adımlarınız daha uyumludur, Gözleriniz daha keskin… Kolay kolay düşmezsiniz bir daha; düşseniz de aldırmazsınız. Çünkü en güzel deneyiminiz hazırdır: Birlikte ayağa kalkmak.
Sevgili olmak böyle bir şeydir; kardeş, dost, arkadaş, partidaş olmak da ulus olmak da… Şimdi, seviyorum dediklerimize elimizi hoşgörüyle uzatma zamanıdır.
Sevgililer gününüz kutlu olsun.
