İdeolojilerin çöküşünün veya ölümünün sonuçları, sosyal medyanın hakimiyeti ve yapay zekanın her şeye meydan okuması, giderek bu alanda hakimiyetlerin artması, derinlemesine düşünülmesi gereken her kesimin iyi düşünmesi gerekir. aksi takdirde eski dünya gibi olmayacak çünkü her şey çok hızlı gelişiyor yerini bir sonrakine terk etmek zorunda kalıyo.
2025 Dubai Medya Zirvesi'nde tartışılması beklenen başlık buydu ve birçok çağrışım taşıyordu. Aynı zamanda, dünyanın içinde bulunduğu mevcut durumu ve yaşanan bu muazzam değişimlerde Arap dünyasının konumunu anlamaya yönelik yaygın bir ilginin olduğunu da gösteriyordu.
II. Dünya Savaşı sonrasında hakim olan uluslararası ilişkiler kurallarının kökten değişmeye başladığı, bu konuda pek çok gözlemcinin hemfikir olduğu konuşmalara yansıyordu.
Daha geniş uluslararası ilişkilerin seyrini gölgeleyen ABD ile Çin arasında esas itibariyle var olan çatışma veya rekabette artık ahlaki ve hukuki kurallar ile uluslararası normların korunmadığı veya saygı görmediği gibi. Batı demokrasilerinde siyasal otoriterliğin de popülizmin yükselişinin’ de belirginleşmiş olduğu his edilir hale gelmiştir. Buna rağmen bir çok konularda da fikir birliği vardı.
Büyük güçler arasında (endüstriyel veya yumuşak politik) güce dönüş eğilimi yükselişte. Olduğu ve bir birlerine istemeseler’ de sempatik davranmak zorunda oldukları çok açıktı.
Batı bloku ile eski Sovyetler Birliği arasında yaşanan büyük Soğuk Savaş döneminde, eski sosyalist sistemin yapısal yetersizliği nedeniyle Batı Sovyet sosyalist sistemi nispeten yenilgiye uğratılabildi. Bugün ise hızla büyüyen Çin'i yenmek kolay değildirdir. çünkü Sovyetler Birliği'ni yenmek kadar kolay değil.
Çin, Batı sanayi ve teknolojisinin omuzlarında yükselerek uzak ufuklara bakıyor ve aynı zamanda(sosyalist kılığa bürünmüş bir kapitalizm olarak tanımlanmalı. Çünkü İçinde bulunduğumuz uluslararası siyasal-ekonomik alanlarda herkes kendi kalesini inşa ettiği daha çok tahkim etmek istediği ve bilgi depolama satma gibi bir dönemden geçiyoruz. Çünkü küresel ekonomi çok kaygan zemin üzerinde yürüyor. Rekabet yeryüzünde olmanın yanı sıra artık uzayda devem etmektedir. Gelişen teknolojiler sayesinde her kes çok kısa bir zaman diliminde bir birlerinin önüne geçe bilecek bilgi birikimine sahiptir yeter ki istesin
ABD ise coğrafi çevresi ile birlikte kalesini inşa ediyor ve Amerikalıların Kanada, Grönland ve hatta Meksika hakkında söyledikleri bu fikrin aynası gibi, Panama Kanalı da mevcut yönetimin inşa etmek istediği Amerika kalesinin tahkim etmesi gibi duruyor. Aynı zamanda ABD gibi Çin de coğrafi çevresi ile birlikte kalesini inşa ediyor. Kim ne kadarını başaracak zaman gösterecek. yüksek vergiler uygulamasının ardından Çin Devlet Başkanı'nın ekonomik bağı güçlendirmek için çevre turuna çıkması ABD ye mesaj veriyor bundan böyle sen yalnız değilsin bu maraton koşusunda bende varım demeye getiriyor. Çin Devlet Başkanı hiç zaman kayıp etmeden. Rusya. İran ve Suudi Arabistan Ülkeleri ziyaret ediyor ardında Güney Afrika Devletine gidiyor. Bu alanları sız bırakmam demeye getiriyor.
Dahası var Çin kalesini, güçlendirmek için Çin ve çevresini inşa etmek amacıyla, vergilerden etkilenenler için önlem alması yanı sıra Afrikalıların da katılacağı bir konferans çağrısı yaptı. Çünkü Çin son yirmi yıldan bu yana kara kıtaya oldukça hakim durmada yatırım yapıyor.
Rusya Federasyonu ise Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla yıkılan kaleyi yeniden inşa etmek istiyor. Ancak Ukrayna'daki uzayan savaş nedeniyle rahat değil bu sadece işin bir parçası
ilk başta Kırım ve Gürcistan'ın bir kısmını ilhak etti, sonra da Ukrayna'ya karşı uzun bir savaş başlattı. Bu savaş ne kadar sürecek kestiremiyor. Rahat değil
Dünya Ukrayna’nın bir kısmını ilhak etmesini kabul etmiş olsa da Rusya Federasyonu'nun inşa etmek istediği kale en az eski Sovyetler Birliği toprakları kadar olur. Daha fazla beklemek doğru değil.
Avrupa Birliği askeri ve ekonomik kalesini inşa etme yolunda ilerlerken, Avrupa'nın silahlandırılması, Fransa'nın nükleer gücünün genişletilmesi, İngiltere AB nın, kapıdan çıktıktan sonra pencereden Avrupa’ya geri dönmesi konusunda söylenenlere, bakılırsa Avrupa kalesini inşa etmek için Askeri gücün oluşturması gerekir. Savunma sanayi üstünlüğü olabilir ancak yetişmiş mevcut insan sayısı ve potansiyeli yeterli görünmüyor. Bir daha ABD ordusuna muhtaç olmamak için Bu eksiğini giderme gayretindeler.
Batı demokrasilerinde ırkçılığın pratikte yükseliş olgusunun yanı sıra, dünyayı ve Arap dünyasını içine alan, yaygınlaşan sosyal medyada yalan imparatorluğunun, kamuoyunda yanlış algının yaygınlaştırmasıyla karşı karşıya bulunduğunu görüyoruz, bunu bertaraf ederler mi emin değilim
Bu günlerde, Batı sanayinin büyüyen açıkları ortaya çıkmaya başladı ve bu da Arap dünyasının bazı bölgeleri de dahil olmak üzere fazlalık veren bölgelere gitmeyi düşünüyorlar böylece Ortadoğu üzerinden rekabet kızışabilir. Arap toplumlarında, özellikle de nüfusun kalabalık olduğu toplumlarda, ekonomik baskılar sonucu orta sınıfın gerilemesi ve dışarıdan borçlanma eğilimi gibi bir dizi etkenlerin olduğu beli. Ancak Batı teknolojisine yöneldiği ve üçünü sınıf toplumlarda az gayretle refah seviyelerini biraz yükseltildiği gibi yine az bir çabayla teknoloji üretim alanlarında Robotlardan sonra kullanılabilir insan yetiştirme niyetinde oldukları bunu nasıl yapacakları için kafalar karışık.
Gazze savaşı gösterdi ki bölgedeki siyasal ve toplumsal koşullar üzerindeki yıkıcı etkileri, Arap siyasal ortamında bir çatışma sisteminin kurulmasına zemin hazırladığı gibi aynı zamanda toprakların üzerinde artık Emperyalistlerin uşaklığı olmak yerine kendi vatanlarına doğrudan kendi topraklarına sahiplenmeye ve Arap toprakları üzerinde doğrudan güç sahibi olma arzuları belirginleşmiştir.
Yerel Nüfus yoğunluğu yüksek olan bazı Arap ülkelerinde demografik olgu dikkat çekici iken, bazı Arap ülkelerinde ise (yüzde 24-30'lara varan) evlenme konusundaki isteksizlik nedeniyle gelecekte nüfusta azalma bekleniyor olması. Önümüzdeki on yıllarda ekonomik baskılar nedeniyle bu ülkelerin nüfusları giderek azalma ihtimali yüksektir. Sinsi bir tehlike daha vara Arap coğrafyasındaki karışıklığı anlamamıza yardımcı olan göstergelerden biri de çatışmaları çözmek için görevlendirilen BM özel temsilcilerinin yüzde 25'inin daha önce bu topraklarda Batı devletleri adına görev yapan kişilerin olmasıdır. Örneğin, sadece Libya'ya şimdiye kadar on BM temsilcisi gönderildi. Yoksulluğun arttığı, nesillerin eğitimden mahrum bırakıldığı Yemen, Sudan ve diğer sorunlu bölgelerindeki olanlara baktığımızda çok daha iyi anlaşılır.
Bölgede değişkenleri hesaplarken, İsrail'in bölgedeki bilime dayanan süper gücünün etkisini de göz ardı etmemek gerekir. İsrail her yıl araştırma ve geliştirmeye yaklaşık 30 milyar dolar ayırırken, Arap dünyasının toplamında bu rakamın yarısı kadar bile harcamıyor. Üstelik bütün bunların büyük bir kısmı Körfez ülkelerinde gerçekleşiyor. Bazıları da hâlâ çatışmanın dinsel olduğunu iddia ediyorlar. Oysa çatışmalar stratejik ve psikolojik ve bilimseldir aksi halde yenilgi olur.
Bazıları istikrara yönelik tehdidini küçümsese de Yemen, Sudan, Irak ve Arap dünyasının diğer bölgelerindeki çatışmaların temeli budur.
Küresel ve Arap arenasında değişimi isteyen bir kesim vardır bunu nasıl yapacaklarını henüz bilmedikleri haldeler çünkü yerleşik halkla yöneticiler bir bütünlük sağlamıyoır ayrı ayrı dünyaların insaıdırler.
Son söz; ideolojilerin çöküşünün veya ölümünün sonuçları, sosyal medya aracılığı ile toplum üzerinde hakimiyet kurulması, Bilim in ve teknoloji ışığında yapay zeka ile meydan okunması, derinlemesine düşünülmesi gereken bir olgudur. Bunu doğru algılamak için bağımsızlık ruhuna sahip olmak gerekir. Bu ruh Arap toplumunda, Var mı emin değilim.
Yorum Yazın